Hrant Dink / AGOS 19 Ocak 2007
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Skin Design:
Free Blogger Skins
Hrant Dink / AGOS 19 Ocak 2007
Gönderen Karazâde 16 yorum
Kategoriler: haberler ve köşe yazıları
Hayallerimiz, çoğu yarım kalmış, üşümüş, yalnız düşmüş. Uykulu gözlerimizden damlayan umut yüklü hikayelerimiz, yanaklarımızda acemî gülüşlerimizden kalan çizgiler, yollar, sevdalar...
Dudaklarımızdan sızan ateşli cümlelerimiz ve ne yana sığdıracağımız meçhûl çocuksu heyecanımız.
Ardımızda masmavi bir okyanus derinliği, önümüzde yemyeşil çimenlerin tertemiz dinginliği, tedirgin beklentilerimiz. Avuçlarımızda kırılgan güvercinler, kanatlarında gül dalının ağırlığı.
Bekliyoruz...
Onur Şahin/2008
Gönderen Karazâde 5 yorum
Kategoriler: haberler ve köşe yazıları
Engin denizlerdeki güneşin yansıması gözlerin,
Beni başka diyarlara götüren sözlerin,
Kuş tüyü misali saçların,
Gökyüzündeki ani belirişin...
Siren sesi... Yeni bir başlangıç yine.
Vurgun denizlerde yol alan gemilerden bir yenisi daha.
Arsız gönül aradığını bulabilir mi bu meçhul dünyada?
Ey güzel!
Bu kaçıncı yaprak kalbinden düşen?
Usanmadın mı deli gönüllerden?
Sen ki afet-i Devrandın şu kısa ömrümde.
Ne olurdu benim için bir kez daha gülümsesen.
Kadir Tutku Kara
Sevgili Çobankızı'nın 'mim'lediği 'evde nefret edilesi durumlar' konulu yazıya dün başlamak içimden gelmemişti. Uzatmadan ödevimi hemen yapayım dedim ve büyük bir istekle başladım yazmaya.
Evde nefret edilesi durumlar:
-Ablamın kuşun cikciklemesine sinir oluşu ve bu sebeple kuşa sürekli marul yedirmesi:)
-Bir kat üzerimizde oturan, yaşayan ölü diye tabir edebileceğimiz, ağzı kokan yaşlı amcanın, kapının önünde oynayan çocuklara: " Haydi, kapınızın önüne, haydi!" diyerek çemkirmesi.
-Kapıcının sürekli bizden su istemesi ve bir kez bile bunun için teşekkür etmemesi.
-Yazı yazmaya konsantre olmuş bir vaziyetteyken, annemin çayla odaya girmesi ve: "Hadi oğlum, biraz ben gireyim bilgisayara, bir çay keyfi yapayım" diyerek emr-i vaki yapması.
-Ben uyurken, beni uyandıracak kadar sesli konuşulması.
-Televizyon seyrederken birden kanal değiştirilmesi.
-Çantamın ve telefonunum karıştırılması.
-Ayakkabımın üstüne ayakkabı konulması.
-Evcümen bir yapıya sahip olduğumu bilmesine rağmen annemin, beni ısrarla ekmek almaya göndermesi.
-Ablama soru sorduğumda, isteksizce cevap vermesi; cevaplarken lafı ağzında gevelemesi ve sözcükleri yuvarlamasından nefret ediyorum, sonrasında anlamadığımı belirttiğimde ise şu sinir bozucu cümleyi söylüyor bana: "Anlamını beklemiyordum zaten!" Komik mi şimdi bu?:)
-Evin haddinden fazla düzenli olması.
-Sürahinin hiç doldurulmaması.
-Ablamın narsist hareketleri.
-Kitap okurken televiyonun açılması.
-Karşıdaki komşumuzun aşırı muhafazakar oluşu ve benim varlığımın ona rahatsızlık verdiğini hareketleriyle belli etmesi.
-İkinci kattaki sapık komşumuzun büyük-küçük demeden bütün kızları ve erkekleri balkonda gözetlemesi.
-Aşağı kattaki kafadan kontak komşumuzun, -kendisinden akıllı olduğunu düşündüğüm- köpeğinin sürekli havlaması.
-Duvarlar ince olduğundan yan apartmanda oturanlarında sesleri rahatça duyulabiliyor. Yan apartmandaki karı-kocanın sürekli anne-baba kavgası yapması ve bundan dolayı sabahları uykumun yarıda kesilmesi.
-Kaplumbağamızın evde kaybolması ve bütün gün onu aramamız.
-ve evde ben yokmuşum gibi davranılmamasından nefret ediyorum.:))
Sanırım ben de bu yazıyı 2 kişiye paslamalıyım, 'mim'lemenin adetiymiş bu herhalde. O zaman ben de Pandora ve Gaykedi'yi 'mim'liyorum. Hayırlı uğurlu olsunnn...:)))
Teşekkürler Çobankızı...
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Gönderen Karazâde 15 yorum
Kategoriler: Mimlendim:)
Seni bulmaktan çok aramak isterim.
seni sevmeden önce anlamak isterim.
seni bir ömür boyu bitirmek değil,
sana hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
Bir Bilgeye sormuşlar:
Dünya'nın en olgun insanı olduğunuz söyleniyor,buna katılıyor musunuz?
O da:
Dünya'nın en aptalca kanısı bu, demiş.
Peki, o zaman dünyanın en olgun insanı ya da olgun insanı kim?
Bilgenin cevabı bizi düşünmeye sevkeder. Çok şaşırtıcı ve kimilerine göre aptalca bir cevap veriyor bilge:
Dünya'nın en olgun insanı ben değilim; hayatı boyunca okumuş, kendini geliştirmiş bu yüz yaşındaki adam, bir çocuğun olgunluğuna erişememiş, der kendine göstererek...
Bugünlerde yazı yazmaya hiç niyetim yok. Ama yazmadan da olmuyor ki. İnsanlar namaz kılarken, oruç tutarken, kısacası Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirirken nasıl ruhunun derinliklerinde mistik bir gücü, maneviyatın doruğuna erişmenin verdiği haz ve mutluluğu hissederse, ben de yazı yazarken aynı oranda saadete eriyorum.
Bu yazımda sizlere yabancı ülkelerden Türkiye’ye iltica eden Mültecilerden bahsetmek istiyorum. Bugün Ntv , Mültecilerle ilgili bir belgesel yayımladı. Ne yalan söyleyeyim içim burkuldu onları izlerken. Doğuda insanlarımız çile çekerken, açlık sınırının altında yaşarken, ekonomik bir bunalımın içine girmişken ve hala daha ülkemizi bölmek isteyen örgütlerin provakasyonları ile uğraşırken, bir de mülteci sorununu mu ele alacağız şeklinde bir düşünceye kapılmayın lütfen. Hiçbirimiz onların yerinde olmak istemezdik, onların bir bayrağı veya bir vatanı yok. Onlar bizim ülkemizde adeta esir gibiler.
Şu ana kadar iki belgesel izledim mültecilerle ilgili. İlki, Filistin, Irak ve İran’dan ülkemize iltica eden mültecileri ele alıyordu. Yani, çoğu beyaz Arap ve Acem mülteciler… Malumunuz Irak ve Filistin hala işgal altında ve her gün yüzlerce insan ölüyor. Bu kaos ortamından kurulmak isteyen birçok Arap, daha iyi bir yaşam standardına kavuşmak için Türkiye’ye iltica ediyor. Çoğu İranlının Türkiye’ye kaçış sebebi ülkenin yönetiminden memnuniyetsizlik. İranlı mültecilerin çoğu eşcinsel, geri kalanı ise solcu kesim. Özellikle İran’da eşcinseller tepkiyle karşılanıyormuş. Ebeveynlerin çocuğunu bu durumundan dolayı hor görmesi, eşcinselleri hayvan yerine bile koymayan,onlara ucube, haysiyetsiz, insan dışı bir varlıkmış gözüyle bakan cahiliye devrini aşamamış insanların çok oluşu ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi eşcinsellere ağır cezaların uygulanması İranlıların rotalarını komşuları Türkiye’ye çevirmesine sebep olmuş.
İkincisi, Afrika’daki savaştan kaçan ve Türkiye’ye sığınan siyahi mülteciler. Onların işleri oldukça zor. Ten renginden dolayı Türk olmadığı belli olan bu insanlar ülkemizde en çok eziyet gören mülteciler sınıfı. Çoğu kez tacize ve gaspa uğrayan bu insanlar barınacak bir yer dahi bulamıyorlar ülkemizde. Çoğu zaten diğer büyük ülkelere iltica ederken ölüp gidiyorlar.İnsanların acizliğini kullanıp hayalleriyle oynayan dolandırıcı ve düzenbazlara söyleyecek söz bulamıyorum, öldürdükleri mültecileri düşünüp vicdan azabı çekmiyorlar mı hiç? Uykuları kaçmıyor mu? Ülkemiz bu ve benzeri insan sömürücülerine karşı harekete geçmeli!
Ne kadar yazık! Halbuki onlar da bizim gibi insanlar. Kimisi öğretmen, kimisi şoför, kimisi doktor… Bizim ülkemize geldikleri zaman ise hiçbir şey olup çıkıyorlar. İnşaatta çalışıyor, hamallık yapıyorlar, eziliyorlar, çıldırma noktasına geliyorlar. Ailelerinden çeşitli sabeplerden dolayı ayrılan bu insanları dil, din, ırk ayrımı yapmadan kabul etmeliyiz. Onlar Türkiye’ye güveniyorlardı…
Peki bu insanlar neden Türkiye’ye göç ediyorlar?
- Birincisi, Türkiye’de barış ortamının mevcut oluşu ve haklara saygı gösterilmesi.
- İkincisi, mültecilerin Avrupa’ya kaçak olarak gitmek istemesi ve Türkiye’nin ,Avrupa’ya geçiş noktası üzerinde bulunması.
- Diğer ülkelere nazaran ekonomik olarak daha ileri oluşumuz.
- İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerde iş olanaklarının çok oluşu.
- Türkiye’nin diğer ülkelere göre daha az milliyetçi oluşu… gibi
Sonuç olarak ükemizdeki mülteciler ya ölüyor ya sınır dışı ediliyorlar. Bir kısmı ya Avrupa’ya kaçıyor ya da evlenip Türkiye vatandaşı oluyor. Çoğu mülteci de döneceğine ölmeyi tercih edip, düşük hayat koşulları altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.
(Not: Durum Avrupa’da da farksız değil.)
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Filistinde genç bir kadın, babası tarafından diri diri toprağa gömülerek öldürüldü.
El Arabiya'nın internet sitesinde yer alan habere göre Filistin'de genç bir kadın, "aile şerefini" korumak gerekçesiyle diri diri toprağa gömüldü.
70'li yaşlardaki babanın polise teslim olarak kızının ölümünü haber verdiği belirtildi. İsmi açıklanmayan baba, kızın el, ayak ve ağzını bağladıktan sonra bir çukura gömdüğünü söyledi.
Filistin polisinin, otopsi yapılması için kadının cesedini çıkardığı belirtildi. Yapılacak incelemede kadında darp izi olup olmadığı yada ölümün definden önce meydana geklip gelmediği belirlenecek.
Öte yandan polisin, cinayetle ilgileri olabileceği şüphesiyle kadının dört kardeşini de gözaltına aldığı belirtildi.
Pakistan'da insan hakları örgütlerinin, vurulduktan sonra diri diri gömüldüğünü söylediği 5 kadının öldürülmesiyle ilgili soruşturma başlatıldı.
Pakistan İçişleri Bakanlığı yetkilisi Rahman Malik, geçen ay ülkenin güneybatısındaki Belucistan eyaletinin başkenti Ketta'nın Babakot köyünde 5 kadının öldürülmesiyle ilgili olarak soruşturma başlatılması ve bir hafta içinde rapor hazırlanması emrini verdiğini açıkladı.
Malik, yaptığı açıklamada, "Burası bir Avrupa toplumu değil. Bizler farklı bir toplumuz ama kadınlara karşı ne din ne de kültür adına şiddet hoş görülür" dedi.
İnsan hakları örgütleri, 3'ü seçtikleri kişilerle evlenmek isteyen 5 kadının katillerinin, bölgede güçlü ve siyasette yeri olan bir aileyle bağlantılı olduklarını ve polisin konuyu soruşturmasını engellediklerini öne sürüyor. Olay, çok sayıda kadının namus cinayetine kurban gittiği ülkeyi sarsmıştı.
Pakistan'daki İnsan Hakları Komisyonuna göre, ülkede her yıl bin civarında kadın namus cinayetine kurban gidiyor.
Ünzile insan dölü
On kardeş beşi ölü
Büyüdükçe ufak
Ve gelir de görücü
İnci gibi dişi
Görücü bilir işi
Söğüdüm ağlar gider
Olur hatun kişi
Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk,hem de kadın
Onikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın ünzile
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor
Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda dünyanın bittiğine
Ünzile insan dölü
Bilinmezlere gebe
Sırların mihletini yüklenipte beline
Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hem de kadın
Onikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor.
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Gönderen Karazâde 16 yorum
Kategoriler: haberler ve köşe yazıları
Anneden Oğluna
Canım Tutku'm, sevgili oğlum, şu anda sen 5 yaşındasın. İnşallah bu defter sağlam kalır ve bu yazdıklarım sana hatıra kalır. Yavrum, yaşım 36 ve seni çok zor büyütüyorum. Çünkü oldukça afacansın. Ama senin için her türlü fedakarlığa hazırım. Tek arzum ileriki yıllarda beraber olabilmek. Yani okuduğunu, bir meslek sahibi olduğunu görmek. Bütün bunların hayalini kuruyorum. Kendimi asker anası olarak görmek istiyorum. İnşallah bu günlerde de hep beraber oluruz.
Hayatında mutlu günlerinin çoğunlukta olması dileğiyle, öpüyorum...
Nurten Kara / 3 Aralık 1994
Kadir Tutku Kara/ 29 Ağustos 2008
İsmail Alperen Biçer
Bu sene voleybol turnuvasına üçüncü kez katıldık. Geçen senelerde bir başarı kaydedememiştik, fakat bu sene bir şeyler yapabileceğimize inanıyorduk, bunun için çalışmalara başladık. "Umut-Azim-Başarı" bu üç mefhumla yola çıktık. Biz profesyonel voleybolcular değiliz, ama voleybolu, daha doğrususu sporu seviyorduk. Ege Üniversitesi'nde Diş Hekimliği Bölümü'nü okuyan arkadaşım Mehmet ile ben eksiklerimizi tamamlamak için kendimize 15 gün süre tanıdık, bu 15 günde neler yapmadık ki:
1- Saat üçte kumsalda oynamaya başlıyorduk, saat altıya kadar ne yaparsak kâr. 3 saat sonra 15 dakika mola veriyorduk. Birlikte en yakın bakkala gidip buz gibi kola içmek kadar güzel şey yoktu çalışmalarımızdan sonra. Keyfimize diyecek yoktu... Her geçen gün daha çok hırslanıyor, maçların başlayacağı günü iple çekiyorduk. Geçen senelerde başarısız olmamızın sebebi boyumuzun kısa oluşu ve bundan dolayı smaç basamayışımızdı. Ama bu sene boyumuz çok uzundu ve artık smaç basabiliyorduk, bu bizi daha çok hırslandırıyordu, bazen bizi yenecek kimse yok, biz en iyiyiz diye rehavete kapıldığımız bile oldu.
2- Saat 6'ya kadar kumsalda oynuyorduk, daha sonra 6.30'da voleybol sahasında buluşuyor ve filede alıştırmalar yapıyorduk. Bu, saat 9.00'a kadar sürüyordu. Akşam oluyordu, etraf zifiri karanlık. Görenler bizi ya deli zannediyordu ya da voleybol aşığı:)
3-Sonuç: Alnımız ak, yüzümüz pâk, başımız dik bir şekilde voleybol turnuvasını tamamladık. Önemli olan başarılı olmak değildi bizim için. Biz mücadele ettik, en iyi şekilde oynadık, elimizden geleni de yaptık.
1. maçımızı Taşucu'nda çocukluk arkadaşlarımdan biri olan Önder ve onun askerî lisede voleybolcu olan arkadaşıyla yaptık. İlk maçımızı kaybettik ve mağluplar grubuna dahil olduk.
İkinci bir yenilgi bizim turnuvadan elenmemize sebep olacaktı. Bizim gibi yenilen bir takımla karşı karşıya gelecektik. Şansa bakın ki, kavgalı olduğum ve bir senedir hiç konuşmadığım eski bir arkadaşım ve eşi ile oynayacağımız belli oldu. Kafamdan hayaller kurmaya başlamıştım, ne olursa olsun bu maçı alacaktık. Biz daha iyiydik ve daha çok çalışmıştık. Emeğimizin karşılığını almak istiyorduk, karşımızda hiç çalışmamış, eğlencesine giren bir takım vardı. Oyuna iyi başlamıştık; fakat onlar da pes etmiyorlardı. Bizim hatalarımız sayesinde bir sürü puan toplamışlardı. Eyvah!, dedim, galiba bitti. Servis sırası bana gelmişti. Skor: 17-14. Onların maçı almasına dört sayı kalmıştı ve bizden 3 sayı öndeydiler. Servis sırası bendeydi. Bu turnuvada servislerim çok kötüydü, kaçırırsam oyunu onlara kendi elimle vermiş olacaktım. Dört servis kullandım, dördünü de karşılayamadılar. Ve biraz da servislerin yardımıyla oyunu 21-18 aldık.
Son maçımızı 40 yaşlarında 2 beden eğitimi öğretmeniyle yapacaktık. Onlardan iyiydik, fakat servislerimiz o maçta berbattı. Biz son maçı tecrubesiz olduğumuzdan kaybetmiştik. Çok üzülmüştük,fakat Şunu anladık: Bu bir takım oyunuydu. Birimizin motivasyonu diğerini etkiliyordu. Ben çabuk pes eden biri olduğumdan ortağım da çoğu zaman oyundan düşmüştü. Birbirimize güvendiğimiz zaman ise maçı alnımızın akıyla almayı başarmıştık. Seneye daha iddialı olacağımıza şüphe yok. Geçen sene hiç maç alamadık, bu sene bir maç aldık, seneye de herhalde 3 maç alırız diye tahmin ediyoruz. Hayırlısı...
Yazıyı Atatürk'ün meşhur sözüyle bitirmek istiyorum: " Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
"Geçmişi yeniden yaşayamayız. Geçmiş tedavülden kalkmış para gibidir. Gelecek çok uzakta, onu göremeyiz. O, senet gibidir. Bugün ise nakit paradır. Eğer geleceği değiştirmek istiyorsanız ‘bugünü’ değerlendirin ve değişimi hayallerinizde değil ‘bugünde’ gerçekleştirin. Çünkü ancak ‘bugün’ kontrolümüz altındadır ve bizler sadece kontrolümüzde olan şeyleri değiştirebiliriz."
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Gönderen Karazâde 2 yorum
Kategoriler: Arka kapak yazıları
A. İsimden İsİm Yapma Ekleri:
İsimden isim yapma ekleri, isim kök ve gövdelerine getirilerek onlardan yeni isimler yapan eklerdir. Bu eklerle yapılmış isimlerin manaları bir önceki ismin manasına çok yakından bağlı olur. Genellikle getirildiği isimle ilgili yer, meslek, topluluk, vasıf, bağlılık, aitlik vb. isimleri gibi kelimeler yaparlar.
1. –lık,-lik,-luk,-lük Yer isimleri yapar. Bu isimler nesnenin mekanını veya çok bulunduğu yeri ifade ederler: taş-lık, orman-lık, boş-luk, kömür-lük, koru-luk, gül-lük, ekin-lik gibi.b. Alet isimleri yapar. Bunlar nesne ile ilgili bir alet bir eşya ifade ederler: baş-lık, göz-lük, söz-lük, gece-lik, korku-luk gibi.c. Topluluk isimleri yapar. Bu isimler yapıldıkları isimlerle ilgili bir topluluk, bir bütünlük ifade ederler: genç-lik(gençlerin bütünü), türk-lük (türklerin topluluğu, bütünü) gibi. d. Vasıf isimleri, yani sıfat yapar: gün-lük, yıl-lık, hediye-lik, kira-lık, kış-lık, adım-lık gibi.e. Soyut isim yapar: güzel-lik, iki-lik, müdür-lük, temiz-lik gibi.Bu ekin bir özelliği de bazen çekim eklerinden sonra gelerek isim yapmasıdır: gün-de-lik, on-da-lık gibi.
2. –cı,-ci,-cu,-cü,-çı,-çi,-çu,-çü Bu eklerin başlıca fonksiyonu meslek ve uğraşma isimleri yapmaktır (Osmanlıcada başlangıçta c’li ve yuvarlak şekilleri yoktu.): av-cı, eski-ci, yol-cu, göz-cü, aş-çı, bek-çi, ok-çu, süt-çü gibi.
3. –lı,-li,-lu,-lü Esas fonksiyonu sıfat olarak kullanılan vasıf isimleri yapmaktır. Kısaca ek ve sahiplik ya da bağlılık ifade eder. Sahiplik görevinde bir kendinde bulundurma ifadesi belirtilir: baş-lık, kilit-li, su-lu, ölüm-lü gibi.Bağlılık fonkisyonunda da bir mensup olma ifadesi göze çarpar: Ankara-lı, lise-li, köy-lü gibi.
4. –sız,-siz,-suz,-süz Bu ek –lı,-li,-lu,-lü ekinin olumsuzudur. Onun için menfi isim eki veya menfi sıfat eki adı ile de anılır: taş-sız, iş-siz, su-suz, görgü-süz gibi.Bu ek nadir olarak bir çekil eki olan iyelik ekinden sonra da kullanilabilir: annem-siz, babam-sız gibi.
5. -ki Bu ek aitlik eki adını alır. Başlıca fonkisyonu içinde blunma, bağlılık, ve aitlik ifade etmektir. Bu fonkisyonla sıfat ve zamir yapar: şimdi-ki, karşı-ki, sonra-ki, öte-ki, beri-ki, evvel-ki, dün-kü, gece-ki gibi.İkinci kullanışı –da,-de,-ta,-te, çekim ekinden sonraki kullanılışıdır: bende-ki, yerde-ki, aşağıda-ki, sende-ki, evde-ki, üniversitede-ki, gibi.Üçüncü kullanışı –ın,-in,-un,-ün,-nın,-nin,-nun,-nün çekilm ekinden sonra getirilmesidir: benim-ki, yolcunun-ki, adamın-ki, evin-ki, arkadaşımın-ki gibi.Bu ekin bazı örneklerde –kü şekli de görülür: dün-kü, bugün-kü, gönülün-kü gibi.
6.-cık,-cik,-cuk,-cük Bu ek Türkçenin çok işlek küçültme ve sevgi ekidir. Bu iki fonksiyon bazen bir arada, bazen da tek başına görünür: baba-cık, dudak-cık, kısa-cık, Mehmet-cik, göl-cük, tosun-cuk gibi.Bu ek bazı kelimelerde kendisinden önce gelen ünsüzü düşürür: ufa-cık (ufak-cık), küçü-cük (küçük-cük) gibi.Bu ek bazen da önüne bir vokal alır: bir-i-cik, az-ı-cık gibi.Bu ekin bir özel kullanılışı da -ca, -ce, -ça, -çe çekim ekinden sonra gelmesidir: usul-ca-cık, yavaş-ça-cık, ufa-cı-cık gibi.Bu ekin özellikle sevgi fonksiyonu çok işlek durumdadır. Bu fonksiyonuyla en çok iyelik eki getirilerek pek geniş ölçüde kullanılır: anne-ciğ-i-m, kardeş-ciğ-i-m, Ahmet-ciğ-i-m gibi.
7. –cak, cek Bu da ikinci bir sevgi ve küçültme ekidir: kuzu-cak, yumur-cak, demin-cek, sevdi-cek gibi.
8. –cığaz, -ciğez, -cuğaz, -cüğez Bu ek küçültme ve sevgiden başka zavallılık da ifade eder. Acıma, şefkat ve merhamet gösterir: bey-ci-ğez, yavru-cuğaz, kız-cığaz gibi.
9. –cağız, -ceğiz Küçültme ve sevginin dışında acıma da ifade eder. Yalnız bu acıma ekinin zavallılık fonksiyonu daha kuvvetlidir: kız-cağız, hayvan-cağız, ev-ceğiz, köy-ceğiz gibi.Bu ekin bir de şu-n-cağız, o-n-cağız gibi kullanışları vardır.
10. –ca, -ce, -ça, -çe Bu ek aslında çekim ekidir: insan-ca, yavaş-ça örneklerinde olduğu gibi.Ancak sonradan klişeleşerek veya fonksiyon değiştirerek yapım eki hâline gelmiştir. Yapım eki olarak fonksiyonu dil isimleri yapmaktır: Alman-ca, İngiliz-ce, Türk-çe, Arap-ça gibi. Bu ek bazen da klişeleşmiş olarak, kalıplaşmış olarak ayrı isimler yapar: ala-ca, kara-ca, ak-ça gibi.Böyle klişeleşmiş şekli bilhassa yer isimlerinde çok görülür: Sütlü-ce, Kanlı-ca, Çamlı-ca, Derin-ce, Yeni-ce gibi.
11. –daş, -taş Başlıca fonksiyonları eşlik, ortaklık ve mensubiyet, bağlılık ifade etmektir: ırk-taş, arka-daş, din-daş, soy-daş, meslek-taş, sır-daş, ülkü-daş gibi.
12. –ncı, -nci, -ncu, -ncü Sayı isimleri yapmakta kullanılır. Fonksiyonu asıl sayı isimlerinden sıra, derece ifade eden sayı isimleri yapmaktır: bir-i-nci, iki-nci, yüz-ü-ncü gibi.Sayılar dışında yine sıra ifade eden bir iki kelimede de bu ek görülebilir: kaç-ı-ncı, orta-nca, son-u-ncu gibi.
13. –ar, -er, -şar, -şer Fonksiyonu asıl sayı isimlerinden dağıtma, bölme, ayırma sayı isimleri yapmaktır: bir-er, dörd-er, elli-şer gibi.
14. –z Sayı ismi yapan eklerden biridir. Daha çok birden ona kadar olan sayılar arasında kullanılır. Fonksiyonu yakınlık, eşlik ifade eden topluluk isimleri yapmaktır: iki-z, dörd-ü-z, yedi-z gibi.
15. –sı, -si, -su, -sü Bir iki kelimede görülür. Benzerlik, gibilik ifade eder: çocuk-su, kadın-sı gibi.
16. –msı, -msi, -msu, -msü Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden bir ektir. Bilhassa renk ve tat isimlerinde çok kullanılır: ağac-ı-msı, ekşi-msi, mor-u-msu, acı-msı gibi.
17. –mtrak Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden eklerden biridir: acı-mtrak, beyaz-ı-mtrak gibi.
18. –rak, -rek Bu ek karşılaştırma ekidir. “Daha çok” ifadesi taşır. Bir iki kelimede kalmıştır: ufa-rak (ufak-rak), küçü-rek (küçük-rek), yeğ-rek (daha iyi) gibi.
19. –lı (-li, -lu, -lü) ........-lı ((-li, -lu, -lü) Çift kullanışlı bir ektir. Bu arada bulunma ifade eder. Kısacası “ve” mânâsına gelir: iri-li, ufak-lı, gece-li, gündüz-lü, ana-lı, baba-lı, sağ-lı, sol-lu gibi.
20. –layın, -leyin Bu ek eskiden gibilik, eşitlik ifade eden bir çekim eki idi. Bugün birkaç vakit isminde görülür: sabah-leyin, gece-leyin, akşam-leyin gibi.
21. –cılayın, -cileyin Bu ek de eskiden bir eşitlik çekim eki idi. Bugün bir yapım eki gibi klişeleşip kalmıştır. Bazı zamirlerde görülür: ben-cileyin, sen-cileyin, bu-n-cılayın gibi.
22. –an, -en Bu ek işlek değildir. Ancak bir iki kelimede görülür: oğul-an (oğlan), er-en, kız-an gibi.
23. –kek Bu da işlek olmayan bir ektir. Belki sadece er-kek kelimesinde vardır.
24. –kan İşlek olmayan bir ektir: baş-kan kelimesinde vardır.
25. –ç İşlek değildir, ana-ç, ata-ç, baba-ç kelimelerinde vardır. Kuvvetlendirme fonksiyonu mevcuttur.
26. –ka, -ge İşlek olmayan bir ektir. Kökün dışındaki mânâsını ifade eder. Yani bir dışındalık fonksiyonu vardır. Aynı mânâya gelen iki kelimede görülür: baş-ka, öz-ge.
27.- cıl, cil, -cul, -cül, -çıl, -çil, -çul, -çül Sadece üç beş örnek görülür. Benzetme ve mübalâğa ifadesi taşır: ev-cil, ben-cil, balık-çıl, tavşan-cıl, ölüm-cül, kır-çıl, ak-çıl, insan-cıl, av-cıl gibi.
28. –dırık, -dirik, -duruk, -dürük Birkaç kelimede görülür. Âlet isimleri yapar: boyun-duruk, çiğin-dirik (omuzluk), eğin-dirik (sırt örtüsü, şal) gibi.
29. –man, -men Mübalâğa ve benzerlik ifade eder. Üç beş kelimede görülür: ak-lan, koca-man, kara-man, küçü-men (küçük-men) gibi.
30. –aç, -eç Benzetme ve ilgi ifadesi taşır: top-aç, kır-aç, boz-aç (boza çalan, boz renginde) kelimelerde olduğu gibi.
31. –şın, -şin Renk isimlerinde görülür. Yakınlık, benzerlik ifade eder: sarı-şın, kara-şın, gök-şin gibi.
32. –ak, -ek İşlek değildir. Bir iki kelimede görülür. Benzerlik ifade eder: top-ak, sol-ak, ben-ek gibi.
33. –k(a), -k(e) İşlek değildir. Benzerlik ifade eder: top-u-k, bala-k, bebe-k gibi.
34. –z İlgi, benzerlik ifade eder: top-u-z gibi.
35.-t Denklik ifade eder: yaş-ı-t, eş-i-t gibi.
36. –tı, -ti, -tu, -tü Yalnız tabiat taklidi kelimelerde kullanılan işlek bir ektir: parıl-tı, zangır-tı, gürül-tü, fokur-tu, kütür-tü gibi.
37. –az, -ez İlgi ifade eder: ay-az kelimesinde vardır.
38. –ay, -ey İlgi ifade eder: gün-ey, kuz-ey (kuz-ay) gibi.
39. –l (-ıl, -il) Benzerlik ifade eder: yeş-i-l, kız-ı-l gibi.
40. –sıl, -sil, -sul, -sül Benzerlik, ilgi ifade eder: yok-sul kelimesinde bu ek vardır.
41. –sal Yer ifade eder: kum-sal kelimesinde vardır.
42. –gıl, -gil, -gul, -gül, -kıl, -kil, -kul, -kül İlgi ifade eder: kır-kıl, iç-kil, dört-gül, gibi az kullanılan birkaç kelimede vardır.Bu ekin –gil şekli bugün bilhassa ağızlarda aile ve ev ismi yapmakta çok işlektir: Ali-gil, Uşaklı-gil, ablam-gil gibi.
43. –la, -le İşlek değildir. Kış-la, yay-la kelimelerinde görülür.
Yabancı Ekler: Türkçeye bazen yabancı dilden ekler de geçmektedir. Bu ekler önce kendi kelimeleri ile geçmekte, sonra Türkçe kelimelere de sıçrayabilmektedir. Bunlardan iki örneği burada gösterebiliriz:
-i Aslında Arapça’dan geçen nisbet î’sidir. Türkçe kelimelerin sonuna gelerek bazen isimden isim yapma eki şeklinde kalıplaşmıştır: armudi, gümüşi, kurşuni, varsağı gibi.
-al, -el Türkçeye batı dillerinden gelen –al, -el, eki de yaygınlışmaktadır: sosyal, kültürel’in yanında ulus-al, siyas-al, yer-el, bölge-sel gibi.
Kalıplaşmalar, Kısaltmalar: Türkçede bazı kalıplaşmalar ve kısaltmalar da göze çarpabilir. Örneğin Fatoş, Memoş, İbiş, minnoş gibi kısaltmalarda bir “ş” unsuru görürüz. Bu bir ek değildir, türeme bir ses durumundadır.
Öte yandan şappadak, cuppadak, pattadak gibi ses taklidi kelimelerde de benzer bir –dak, -dek ‘li unsur görülür. Şüphesiz bu da bir ek değildir ve bu kelimeler ayrı ayrı paralel ses taklitleridir.
B. Fiilden İsim Yapma Ekleri:
Fiilden isim yapma ekleri fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak için kullanılan eklerdir. Bu eklerin sayısı çok fazladır. En kalabalık yapım ekleri bunlardır. Bu da Türkçenin fiilden isim yapmaya çok yatkın bir dil olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Türkçede isimlerin büyük kısmının hareket vasfı ile belirtilen isimler olduğunu ortaya koymaktadır. Türkçe gibi fiile dayanan bir dil için bu da pek tabiîdir.Bu eklerin sayıları gibi işleklikleri ve kullanış sahaları da çok geniştir. İçlerinde işleklik ve genişlik bakımından çekim eklerine yakın olanları çoktur.Bu eklerin bir kısmının belirli fonksiyonları vardır. Bir kısmının ise fonksiyonları belirsizdir.Başlıca fiilden isim yapma ekleri şunlardır:
1. –mak, -mek Bu ek, bütün fiilden isim yapma eklerinin başında gelir. İşleklik derecesi en geniş bir ektir. Bütün fiil kök ve gövdelerine getirilir.Fonksiyonu hareket ismi yapmaktır. Fiil kök ve gövdelerine getirilerek onları kullanış sahasına çıkarırlar: aç-mak, yaz-mak, oku-mak, uyu-mak, gör-mek, bekle-mek, çekil-mek, düşün-mek, sürüklen-mek, ilikle-mek gibi.Bu ekle yapılan isimler sıfat olarak kullanılamazlar.Bu ek fiillerin geçici hareket ismini yapar. Bu isimler ancak çok nadir olarak klişeleşip kalıcı nesne ismi olurlar: ye-mek, çak-mak gibi. Bu ekin bir özelliği de sonuna iyelik eki almamasıdır: bilmeğ-i-m, gez-meğ-i-n şekilleri kullanılmaz.
2.-ma, -me İşleklik sahası bütün fiil kök ve gövdelerini içine alan bir ektir. Bu ekin fonksiyonu iş isimleri yapmaktır: yaz-ma, oku-ma, git-me, yaklaş-ma, oyalan-ma, püskürt-me, ezdir-me, açıklan-ma, veriştir-me gibi.-mak, -mek’te yürüyen canlı bir hareket ifadesi vardır. –ma, -me’de ise bu hareketle yapılan iş anlatılır: yürümek-yürüme, kapamak-kapama gibi.Dolayısıyla –ma, -me’de daha belirli bir isim olma vasfı vardır. Bu sebeple böyle isimler –mak, -mek’lilerden daha fazla kalıcı nesne ismi olmaya elverişlidirler: dondur-ma, yaz-ma (eser), dol-ma (yiyecek), iç-me nesne isimleri gibi.Bu ekle yapılan isimler iş isimlerinden başka, bazen kalıı niteliği dolayısıyla sıfat olarak da kullanılabilirler: dol-ma kalem, süz-me göz, kar-ma liste.
3.-ış, -iş, -uş, -üş Bu ek de bundan önceki iki ek gibi en işlek fiilden isim yapma eklerinden biridir. Bu son ikisi yalnız i-mek fiiline getirilmez. Diğer bütün fiillere gelirler. Fonksiyonu iş ismi yapmaktır: al-ış, yürü-y-üş, çekil-iş, otur-uş gibi.Bu ekle yapılan isimler de sıfat olarak kullanılmazlar.
4.-m Bu ek kalıcı nesne ismi yapan işlek fiilden isim yapma eklerinin başında gelir. Fiille ilgili çeşitli nesnelerin ismini yapar: al-ı-m, uçur-u-m, geç-im, öl-ü-m, biç-i-m gibi.
5.-k (ka), -k (ke) Bu ek çok işlek bir fiilden isim yapma ekidir. Harekete uğramış olan, o hareketten doğmuş bulunan veya hareketi yapan çeşitli nesnelerin isimlerini meydana getirir: aç-ı-k, düş-ü-k, dile-k, yat-ı-k, buruş-u-k, yuvarla-k, ele-k gibi.
6.-ak, -ek Bu ek de çok işlek bir ektir. Fiilin tesirinde kalan çeşitli nesnelerin isimlerini yapar. Bir mübâlâğa ifadesi de taşır: at-ak, dön-ek, kaç-ak, tapın-ak, dayan-ak, ürk-ek gibi.
7.-n Oldukça işlek bir ektir. Yapanı, olanı ve yapılan ifaden eder: tüt-ü-n, ek-i-n, gel-i-n gibi.
8.-gı, -gi, -gu, -gü, -kı, -ki, -ku, -kü Çok işlek bir ektir. Daha çok yapma ifade eden fiillere gelir. Çeşitli isimler yapar: say-gı, sar-gı, ser-gi, bil-gi, büz-gü, gör-gü, duy-gu, sor-gu, bıç-kı, bas-kı, iç-ki, kes-ki gibi.Daha çok tek heceli fiillere getirildiği görülmektedir.
9.-ga, -ge Örnekleri çok fazla değildir: bil-ge, dal-ga, yon-ga, böl-ge, süpür-ge, kavur-ga gibi.
10.-gın, -gin, -gun, -gün, -kın, -kin, -kun, -kün İşlek bir ektir. Esas itibariyle de tek heceli fillere getirilir. Görevinde bir büyültme, bir aşırılık mânâsı vardır, mübâlâğa ifade eder: dal-gın, az-gın, dar-gın, yetiş-kin, eriş-kin, küs-kün, alış-kın, bay-gın, gir-gin, ol-gun, piş-kin, coş-kun, aş-kın, düz-gün, üz-gün gibi.
11.-gan, -gen, -kan, -ken İşlek bir ektir. Tek heceli fiillere getirilmez. Kuvvetli bir mübâlâğa, bir aşırılık ifade eder: alın-gan, sıkıl-gan, konuş-kan, somurt-gan, çekin-gen, giriş-ken gibi.
12.-gıç, -giç, -guç, -güç İşlek değildir. Birkaç misalde görülür. Bu ekte de büyültme ifadesi vardır: dal-gıç, bil-giç, başlan-gıç, süz-geç gibi.
13.-gaç, -geç, -kaç, -keç Bundan önceki ekin bir eşidir: yüz-geç, kıs-kaç, utan-gaç gibi.
14.-ağan, -eğen Aşırılık, devamlılık, mübâlâğa ifade eder: ol-ağan, gez-eğen gibi.
15.-ıcı, -ici, -ucu, -ücü Fazlalık, devamlılık anlatır: al-ıcı, ver-ici, uç-ucu, gör-ücü gibi.
16.-ç Bir aşırılık ifade eder. Yalnız dönüşlü, yani –n’li fiillere getirilir: kıskan-ç, korkun-ç gibi.
17.-ı, -i, -u, -ü Çok işlek bir ektir: yaz-ı, dikil-i, ört-ü, kok-u gibi.
18.-a, -e Bir iki kelimede görülür: yar-a, öt-e, oy-a gibi.
19.-tı, -ti, -tu, -tü Esas itibariyle n’li fillerin gövdelerine getirilir. Çeşitli isimler yapar: akın-tı, öden-ti, çökün-tü, kurun-tu gibi.
20.-t Pek işlek olmayan bir ektir: öğ-ü-t, yoğur-t, um-u-t gibi.
21.-l Bugün belki bir tek ışı-l kelimesi vardır.
22.-sı, -si, -su, -sü Bir iki kelimede görülür: yat-sı, sin-si, yas-sı, tüt-sü gibi.
23.-anak, -enek İşlek olmayan bir ektir: sağ-anak, gel-enek, gör-enek gibi.
24.-amak, -emek İşlek değildir: kaç-amak, bas-amak gibi kelimeler vardır.
25.-mık, -mik, -muk, -mük İşlek değildir: kıy-mık, il-mik, kus-muk kelimelerinde bu ek vardır.
26.-aç, -eç İşlek değildir: gül-geç, tık-aç, kelimelerinde bu ek vardır.
27.-em İşlek değildir: tut-am, bur-am kelimelerinde bu ek vardır.
28.-al, -el İşlek değildir: Çat-al kelimesinde bu ek vardır.29.-alak, -elekBirkaç kelimede görülür: yat-alak, as-alak, çök-elek gibi.
30.-arı, -eri İşlek değildir: uç-arı, göç-eri gibi bir iki kelimede görülür.
31.-arak, -erek İşlek değildir: tut-arak kelimesinde bu ek vardır.
32.-amaç, -emeç işlek değildir: dön-emeç kelimesinde bu ek vardır.
33.-maç, -meç İşlek değildir: bula-maç, tut-maç gibi kelimelerde görülür.
34.-baç, -beç İşlek değildir. Ekin b’si fiilin n’sini m’ye çevirir: saklam-baç, dolam-baç gibi.
35.-sal, -sel İşlek değildir: uy-sal kelimesinde bu vardır.
36.-man, -men İşlek değildir: az-man, seç-men, say-man kelimelerinde bu ek vardır.
37.-sak, -sek İşlek değildir: tut-sak kelimesinde bu ek vardır.
38.-pak, -pek İşlek değildir: kay-pak kelimesinde bu ek vardır.
39.-van, -ven İşlek olmayan bir ektir: yay-van kelimesinde görülür.
40.-mur, -mür İşlek değildir: yağ-mur kelimesinde bu ek vardır.
41.-ca, -ce İşlek değildir: eğlen-ce, düşün-ce, güven-ce bu ekle yapılmıştır.
42.-cama, -ceme İşlek değildir: sürün-ceme kelimesinde bu ek vardır.
43,-maca, -mece İşlek olmayan bir ektir: bul-maca, bil-mece gibi. Sıfat Fiil (partisip) Ekleri: Yapım ekleri ile çekim ekleri arasında bir yer işgal ederler. Bazen çekim eki durumundadırlar: gel-en, gid-en gibi. Fakat kalıcı isim yapınca tam bir fiilden isim yapma eki durumuna geçerler. Bu sebeple onları da yine isim yapma eklerine ilave etmemiz gerekir.
44.-an, -en Çok işlektir. Az miktarda kalıcı isim yapar: düz-en, kır-an gibi.
45.-ar, -er Geçici isim yapmakta işlektir: koş-ar (adım), geç-er (akçe) gibi. Az miktarda klıcı isim de yapar: gid-er, kes-er gibi.
46.-r Geçici isim yapmakta çok işlektir: yürü-r, bil-i-r gibi. Kalıcı isim yapması azdır: gel-i-r, yat-ı-r gibi.
47.-mış, -miş, -muş, -müş Geçici isim yapmakta çok işlektir: susa-mış, oku-muş gibi. Az miktarda kalıcı isim yapar: geç-miş, dol-muş, ye-miş gibi.
48.-dı, -di, -du –dü, -tı, -ti, -tu, -tü Birkaç kalıcı isim yapmıştır: şıpsev-di, külbas-tı, beğen-di gibi.
49.-dık, -dik, -duk, -dük, -tık, -tik, -tuk, -tük Geçici isim yapmakta işlektir: duyulma-dık, gel-di-ği gibi. Bil-dik, tanı-dık gibi kalıcı isimler de yapar.
50.-acak, -ecek Geçici isim yapmakta çok işlektir: açıl-acak, görül-ecek gibi. Bir miktar kalıcı isim de yapar: yak-acak, giy-ecek gibi.
51.-ası, -esi Birkaç kelimede görülür: yıkıl-ası, kırıl-ası gibi.
52.-maz, -mez Geçici isim yapmakta çok işlektir: bit-mez, çık-maz gibi. Bazı kalıcı isimler de yapar: sol-maz, yıl-maz gibi.
Ç. Fiilden Fiil Yapma Ekleri:
Fiilden fiil yapma ekleri fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlardan fiil yapan eklerdir. Sayıları azdır. İşleklik dereceleri çok geniştir. Bu eklerin bir vasfı da belirli fonksiyonlarının mevcut bulunmasıdır. Fiilden fiil yapma ekleri şunlardır:
1.-ma, -me imek fiili dışındaki bütün fiillere getirilir. Olumlu fiillerden olumsuz filler yapar: yap-ma, gül-me, de-me gibi.
2.-n Kendi kendine yapma veya olmak ifade etmektedir. Bazen geçişli bazen da geçişsiz fiiller yapar: al-ı-n, aç-ı-n, döv-ü-n gibi.Bu ek n sesi ile biten fiil köklerine getirilmez.Dönüşlülük eki –n-‘den başka bir de meçhullük ve pasiflik eki –n- vardır. Dönüşlülük: ara-n (çok arandı). Meçhullük ve pasiflik: ara-n- (her taraf arandı) gibi.
3.-l Pasiflik ve meçhullük ifade eder: dur-u-l, gör-ü-l, de-n-i-l gibi.
4.-ş Ortaklaşma ve oluş ifade eder: vur-u-ş, çek-i-ş, at-ı-ş, dayan-ı-ş, gül-ü-ş, bekle-ş, gel-iş iyile-ş gibi.
5.-r Yaptırma ve oldurma ifade eder. ç,s,t,ğ,p,y ile biten tek heceli fiillere getirilir: göç-ü-r, aş-ı-r, köp-ü-r, yat-ı-r gibi.
6.-t Çok işlektir: uza-t, dire-t, inci-t, az-ı-t, ak-ı-t gibi.
7.-dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur, -tür En işlek eklerden biridir: ye-dir, aç-tır, yağ-dır, bul-dur, as-tır, koş-tur gibi.
8.-ar, -er İşlek olmayan bir oldurma ekidir: kop-ar, gid-er gibi.
9.-dar, -der İşlek olmayan bir oldurma ekidir: ön-der, dön-der gibi.
10.-z İşlek değildir: em-z-ir (emzir) şeklinde görülür.Katmerli Oldurma Ekleri: En çok dört ek üst üste gelebilir. Daha fazlası normal değildir: geç-i-r-t, geç-i-r-t-tir, geç-i-r-t-tir-t gibi.
11.-a, -e İşlek değildir: tık-a fiilinde görülür.
12.-ı, -i, -u, -ü İşlek olmayan bir ektir: kaz-ı, sür-ü fiillerinde bu ek vardır.
13.-k (a), k (e) İşlek değildir: gör-ü-k, çiz-i-k-tir fiillerinde bu ek vardır.
14.-p İşlek değildir: ser-p, kır-p fiillerinde bu ek vardır.
15.-y İşlek değildir: ko-y, do-y fiillerinde bu ek vardır.
16.-sa, -se İşlek değildir. Ağızlardaki gör-se-t fiilinde bu ek vardır.
D.İsimden Fiil Yapan Ekler:
İsim kök ve gövdelerine gelerek onlardan fiil yapan eklerdir. Fakat gövdeden çok köklere getirilir.
1. -a İsimden fiil yapan işlek bir ektir. Kelimeye etmek, olmak ve kılmak anlamı verir. Ad-a-, bez-e-, yaş-a-, kap-a-, oyun-a-, dil-e-, boş-a-... gibi
2.-(a)l Sıfatlara eklenerek fiiller yapan işlek bir ektir: az-al-, çok-al-, düz-el-, genç-el-, bun-al-, yön-el-, dar-al-, yüce-l-, eğri-l-... gibi
3.-ar çoğunlukla renk bildiren isimlere gelerek onlardan olmak ve yapmak ifade eden fiiller yapar: ak-ar-, boz-ar-, mor-ar-, sarı-ar-, baş-ar-, kara-ar-, ev-er-, gök-er-... gibi
4.-k Fazla işlek değildir: bir-i-k-, göz-ü-k-, geç-i-k-, aç-ı-k-... gibi
5.-kır Çoğunlukla yansıma kelimelerden fiiller yapar: hıç-kır-, fış-kır-, püs-kür-, hay-kır-, çem-kir-... gibi
6.-l sıfatlardan fiil yapan bir ektir: kısa-l-, eğri-l-, doğru-l-, sivri-l-, duru-l-, ince-l-... gibi
7.-la İsimden fiil yapan en işlek eklerden biridir. Hem olma ham de yapma ifade eden fiiller yapar: su-la-, temiz-le-, baş-la-, taş-la-, kış-la-, dem-le-, hor-la-, göz-le-, av-la-, serin-le-, kir-le-, pis-le-... gibi
8.-msa İşlek değildir. Birkaç kelimede yaşamaktadır. Az-ı-msa-, çok-u-msa-, küçük-ü-mse-, ben-i-mse-, iyi-mse-, kötü-mse-, gül-ü-mse-... gibi
9.-sa Fazla işlek değildir. İstemek, kabul etmek manasına gelen fiiller yapar: su-sa-, garip-se-, umur-sa-, mühim-se-, önem-se-, kanık-sa-... gibi
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Gönderen Karazâde 48 yorum
Kategoriler: Türk dili ve edebiyatı
Gönderen Karazâde 4 yorum
Kategoriler: Kitap Tanitimı