Subscribe

RSS Feed (xml)

Powered By

Skin Design:
Free Blogger Skins

Powered by Blogger

7 Eyl 2008

Ülkemize İltica Eden Mülteciler ve Durumları


Bugünlerde yazı yazmaya hiç niyetim yok. Ama yazmadan da olmuyor ki. İnsanlar namaz kılarken, oruç tutarken, kısacası Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirirken nasıl ruhunun derinliklerinde mistik bir gücü, maneviyatın doruğuna erişmenin verdiği haz ve mutluluğu hissederse, ben de yazı yazarken aynı oranda saadete eriyorum.

Bu yazımda sizlere yabancı ülkelerden Türkiye’ye iltica eden Mültecilerden bahsetmek istiyorum. Bugün Ntv , Mültecilerle ilgili bir belgesel yayımladı. Ne yalan söyleyeyim içim burkuldu onları izlerken. Doğuda insanlarımız çile çekerken, açlık sınırının altında yaşarken, ekonomik bir bunalımın içine girmişken ve hala daha ülkemizi bölmek isteyen örgütlerin provakasyonları ile uğraşırken, bir de mülteci sorununu mu ele alacağız şeklinde bir düşünceye kapılmayın lütfen. Hiçbirimiz onların yerinde olmak istemezdik, onların bir bayrağı veya bir vatanı yok. Onlar bizim ülkemizde adeta esir gibiler.

Şu ana kadar iki belgesel izledim mültecilerle ilgili. İlki, Filistin, Irak ve İran’dan ülkemize iltica eden mültecileri ele alıyordu. Yani, çoğu beyaz Arap ve Acem mülteciler… Malumunuz Irak ve Filistin hala işgal altında ve her gün yüzlerce insan ölüyor. Bu kaos ortamından kurulmak isteyen birçok Arap, daha iyi bir yaşam standardına kavuşmak için Türkiye’ye iltica ediyor. Çoğu İranlının Türkiye’ye kaçış sebebi ülkenin yönetiminden memnuniyetsizlik. İranlı mültecilerin çoğu eşcinsel, geri kalanı ise solcu kesim. Özellikle İran’da eşcinseller tepkiyle karşılanıyormuş. Ebeveynlerin çocuğunu bu durumundan dolayı hor görmesi, eşcinselleri hayvan yerine bile koymayan,onlara ucube, haysiyetsiz, insan dışı bir varlıkmış gözüyle bakan cahiliye devrini aşamamış insanların çok oluşu ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi eşcinsellere ağır cezaların uygulanması İranlıların rotalarını komşuları Türkiye’ye çevirmesine sebep olmuş.

İkincisi, Afrika’daki savaştan kaçan ve Türkiye’ye sığınan siyahi mülteciler. Onların işleri oldukça zor. Ten renginden dolayı Türk olmadığı belli olan bu insanlar ülkemizde en çok eziyet gören mülteciler sınıfı. Çoğu kez tacize ve gaspa uğrayan bu insanlar barınacak bir yer dahi bulamıyorlar ülkemizde. Çoğu zaten diğer büyük ülkelere iltica ederken ölüp gidiyorlar.İnsanların acizliğini kullanıp hayalleriyle oynayan dolandırıcı ve düzenbazlara söyleyecek söz bulamıyorum, öldürdükleri mültecileri düşünüp vicdan azabı çekmiyorlar mı hiç? Uykuları kaçmıyor mu? Ülkemiz bu ve benzeri insan sömürücülerine karşı harekete geçmeli!

Ne kadar yazık! Halbuki onlar da bizim gibi insanlar. Kimisi öğretmen, kimisi şoför, kimisi doktor… Bizim ülkemize geldikleri zaman ise hiçbir şey olup çıkıyorlar. İnşaatta çalışıyor, hamallık yapıyorlar, eziliyorlar, çıldırma noktasına geliyorlar. Ailelerinden çeşitli sabeplerden dolayı ayrılan bu insanları dil, din, ırk ayrımı yapmadan kabul etmeliyiz. Onlar Türkiye’ye güveniyorlardı…

Peki bu insanlar neden Türkiye’ye göç ediyorlar?
- Birincisi, Türkiye’de barış ortamının mevcut oluşu ve haklara saygı gösterilmesi.
- İkincisi, mültecilerin Avrupa’ya kaçak olarak gitmek istemesi ve Türkiye’nin ,Avrupa’ya geçiş noktası üzerinde bulunması.
- Diğer ülkelere nazaran ekonomik olarak daha ileri oluşumuz.
- İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerde iş olanaklarının çok oluşu.
- Türkiye’nin diğer ülkelere göre daha az milliyetçi oluşu… gibi

Sonuç olarak ükemizdeki mülteciler ya ölüyor ya sınır dışı ediliyorlar. Bir kısmı ya Avrupa’ya kaçıyor ya da evlenip Türkiye vatandaşı oluyor. Çoğu mülteci de döneceğine ölmeyi tercih edip, düşük hayat koşulları altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

(Not: Durum Avrupa’da da farksız değil.)

Bu kategorideki diger basliklar:



Widget by Hoctro | Jack Book

6 yorum:

Kızıl dedi ki...

Mülteciler!
Zavallı insanlar!

Hiç kimse keyfi yerinde iken kalkıpta başka bir ülkeye kötü şartlar için iltica etmez. Saydığın seçenekler Türkiye'de mevcut, ama onların düşüncelerine göre. Oysa ki buraya geldikleri zaman hala hayatta iseler, ya da yakalanmamış iseler malesef ülkemizde de binbir zorluklarla yaşıyorlar. Ülkemizden başka bir avrupa ülkesine iltica eden mülteciler de pek şanslı değil bana göre. Bir de kendi topraklarımızın bir kısmı olan doğu ve güneydoğu'dan, batıya iltica eden mültecilerimiz var. Kendi halkımız ama, mülteci imiş muamelesi görenler :( Orada da durum farklı değil, daha iyi imkanlar için bu taraflara göç ediyorlar. Ama belki kendi topraklarında sadece bir çorba içerek bile daha mutlu yaşayabilirler. İtilip kakılmadan!!! Ne yapsınlar koskocaman bir bölge var ama, ne orayı kalkındıracak bir proje hazırlayabiliyor devlet başındakiler, ne de insan yerine koyuyor oranın yaşayanlarını.

Yaa Tutkucuğum, yine derin bir mevzu açmışsın ve ben yorumlarla kendimi ifade edemiyorum malesef. Yorumlar yeterli olmuyor yani. Oysa bu konu öyle uzuuunnn uzun konuşulacak bir konu. Yorumlarımda yanlış anlaşılmıyorumdur umarım.

Güzel konulara değindiğin için, çok teşekkür ediyorum. İyi haftalar...

Zeugma dedi ki...

Tüm ömrü boyunca yersiz yurtsuz olmayı,oradan oraya sürüklenmeyi,sürekli korkuyla yaşamayı kim ister ki..
Bu tür sığınmacılar ulaşmak istedikleri ülkelere saklanarak,zor şartlar altında,çoğu yakalanma ya da ölümle bile sonuçlanabilen maceralarla gidebiliyorlar.
Bir lokma ekmeği zar zor bulabiliyor,işsizlik,sefalet ve açlıkla boğuşup duruyorlar.
Onlar da insan .Kimse onların yerinde olmak istemez elbette..
Böyle kutsal bir ayda yüreğin kabarıp onlara blogunda yer vermen ve sorunlarını nedenleriyle sıralaman ve üzülmen çok insancıl bir davranış Tutku..
Onları kimse hor görmemeli.
Hepimiz insanız ve yarına ne olacağımız hiç belli değil aynı zamanda..

Karazâde dedi ki...

Pandora, ilk önce yorumuna geç cevap veremediğim için üzgünüm. Bugünlerde bir operasyon geçirdim ve ağrılarım vardı, internete girdim fakat halim yoktu maalesef:( Şu anda daha iyiyim Allah'a şükür. Yazdıklarının tamamına katılıyorum ablam. Bu ülkenin vatandaşı olup, mülteci gibi görünen bir sürü insan var. İstanbul'da örneklerine rastlayabiliriz. Fakat devletin hakkını da yememk lazım diye düşünüyorum, ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela Gap çok yerinde bir proje;) Sonuçta tarımla geçinen bir halk söz konusu, yavaş yavaş kalkınacak. Ve oradaki insanlarda yabncı oldukları metropol dediğimiz şehirlere göçmek zorunda kalmayacaklar...

Kasımpatı,yorum ve iltifatlar için müteşekkirim. Bu günlerde çok duygusalım, şükretmeyi öğreniyorum diyebilirim. Gerçketen sağlığımızın değerini bileliyiz. Sağlık kadar önemli olan bir şey var ki o da vatan, üzerinde yaşayabileceğimiz bir toprak parçası ve bize ait bir bayraktır. Kimse bir yerde uzun süre misafir olmak istemez ha, sığıntı gibi yaşamak zor olsa gerek. Evet biraz üzüldüm diyebilirim, sonuçta komşun aç iken sen tok olma, diyen bir dinin mensuplarıyız. İster Türk, ister Alman, ister hıristiyan, ister musevi olsun ben rahat yaşarken başkalarının aç dolaştığını bilmek beni rahatsız ediyor. Biz de onlar gibi olabilirdik, bu ülkenin aleyhine çalışan bir çok insan var. Özellikle bu Almanya'da yaşayan gurbetçilerimiz beni daha iyi anlarlar sanırım. Kasımpatı senden böylesine güzel iltifatlar duymak inan bana moral oldu, ne diyeceğimi bilmiyorum, çok hassas bir dönemdeyim herhalde. :( neyse sizin de moralinizi bozmak istemem.

sevgiler, saygılar...

Kızıl dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Kızıl dedi ki...

Çok geçmiş olsun Tutkucuğum, umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşursun.


Devletin hakkını yememek lazım diyorsun ya, bak işte bu konuda hem fikir değiliz seninle. Ülkemizde devlet, Cumhuriyet kurulduğundan beri var. Diğer illerimiz, hatta bölgelerde ki gelişimi sana anlatmama gerek yok, almış başını gidiyor, görüyorsun. Sanayii anlamında, okul anlamında, yol anlamında ve daha bir çok anlamda hala sıfır noktada, özellikle Güneydoğumuz. İnsanların gelir elde etmesi için orada da üretim şart, üretime destek şart. insanlar büyük şehirlere (batı) göç ediyorlar dedim ya hani, bu onların şehirlerde telef olmasını sağlamaktan başka bir şeye neden olmuyor. Göç'ü engellemek için bir miktar para veriyor ve tekrar memleketlerine yolluyorlar köylülerimizi, ama ne fayda. Yine aynı oluşmamış çarkın içine giriyorlar. Bir miktar para verip yollamak çözüm değil. Kalkındırmak lazım. Ve devletin buna gücü var. Paraları kendi yandaşlarına harcamaktan vazgeçerlerse şayet ve akıllı bir proje uygularlarsa orada ki büyük nüfus da memleketini sahiplenip, kendilerini Pkk ye teslim etmekten vazgeçebilir kimbilir. Pkk'nin gün geçtikçe güçlenmesinin büyük nedeninin altında bu konu da var aslında. insanlar adeta hayat ile, doğdukları yerde cebelleşiyorlar, ama inan ki devlet hiç birşey yapmıyor.

Bak yine uzun, uzuunn konuşulacak bir konu oldu gördün mü :)) Yorumlarla ifade etmenin zor olduğu bir konu :))

Neyse canım, tekrar geçmiş olsun diyorum.
Sevgiler...

Karazâde dedi ki...

Haklısın Pandora, umarım her şey güzel olacak ileride. İlk olarak eğitimle başlamamız lazım bundan eminim. Öğretmenlerimizi iknaya uğraşmalıyız doğuya gitmeleri için. Ve devlet öğretmnelerimizi, doktorlarımızı PKK'ya karşı korumakla mükellef olduğunun bilincine varmalı.;)

Güzel, iyi dilek için teşekkürler;)