Subscribe

RSS Feed (xml)

Powered By

Skin Design:
Free Blogger Skins

Powered by Blogger

10 Tem 2008

Kurtce Bir Dil Midir?

Günümüzde bazı siyasal olaylarda kullanılan ve bazen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne aykırı davranışlar içerisinde olanlar tarafından “alet” edilen kürtçe, düşüncelerine değer verilen birçok dil bilimci tarafından bir dil” olarak bile kabul edilmiyor. Kuşkusuz milyonlarca insan, onunla anlaşmaya çalışıyor; fakat bu, kürtçenin gerçekten “dil” sayılabileceği anlamına gelmiyor. Bir dilin, “dil” olarak nitelenebilmesi için “dilsel yeterlilikleri” taşıması gerekiyor. Burada kürtçenin bir dil sayılamayacağını ortaya koymak, “kürtlerin varlığını inkar etmek” veya onların değer yargılarını yermek amacını değil; kürtçenin bilimsel gerçekliklere göre bugün ne durumda olduğunu gösterebilmek amacını taşımaktadır. Araştırmalar, kürtçenin gerçek anlamda bir dil olmadığını ortaya koymakta ve onun ne kadar düzensiz ve temelsiz bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Şimdi kürtçenin niye bir dil sayılmaması gerektiğini açıklamaya çalışacağım:
Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Diller, toplumların gereksinimleri sonucunda doğal olarak ortaya çıkar. Yani kişiler tek tek bir dil yapmak için uğraşmazlar, dil kendi düzenliliği içerisinde kendi yapısını oluşturur. Bugüne kadar soyları ve dilleri üzerinde pek çok tartışmaların yaşandığı kürtler, henüz bir ulus veya toplum olamamışlardır. Sürekli yaşadıkları çevrelerdeki büyük devletlerin çatısı altında yaşayan kürtler, bir toplum olamadıkları için bir dil de oluşturamamışlardır. Yani kürtçe, bir dilin dil olarak kabul edilebilmesi için tarihsel süreç içerisinde aralarında ortak bir geçmiş bulunan insanlardan oluşan bir “toplum” tarafından oluşturulma niteliğinden mahrumdur.

-

Diller, türetme özelliklerine, edebi anlamda kullanılabilirliklerine, bilimsel alandaki geçerlilik ve işlevselliklerine, söz varlıklarına, köklülük ve güçlülüklerine, düzenliliklerine, geniş alanda kullanılıp kullanılmadıklarına göre değer kazanırlar. Bazı diller, dil bilimsel anlamda pek değerli olmadıkları hâlde, pek çok insan tarafından kullanıldıkları için değerlidir; bazı diller ise onun köklü ve güçlü geçmişi neticesinde sağlam dil bilimsel yapısı nedeniyle değerlidir. Kürtçe ise, geniş bir alanda kullanılmadığı ve bir düzenliliğe sahip olmadığı hâlde, bir dilmiş gibi gösterilmektedir. Ulus bilincine sahip olmayan toplulukların bir dil oluşturabilmeleri toplumbilimsel açıdan olanaksızdır.
Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten; 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice… gibi dillerden geldiği bilinmektedir. Bu sözcükler de çıkarıldıktan sonra, geriye yalnızca 300 tane sözcük kalmaktadır. Yani kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten, yalnızca 300 tanesinin kökeni bilinmemektedir. Bir sözcük kümesinin “dil” olarak sayılabilmesi için, onun ciddi anlamda bir söz varlığının olması gerekmektedir. Bu anlamda % 97′si yabancı dillerden alıntılanan sözcüklerden oluşan bir söz varlığıyla bir dilin olduğunu düşünmek, gerçekten kabul edilir bir şey değildir. Ayrıca burada yüz yıllardır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz ile, kürtçeyi karşılaştırıyormuşum gibi bir hisse kapılmayın. Ben, sadece insanların bu tür söylemler içerisine girdiklerini görerek, bu bağlamda açıklamalar yapabilmek amacıyla bunu yazıyorum.
Kürtçenin bir dil olduğunu kabul etmeyenler, özellikle ortada bir “söz varlığının” olmadığını vurgulamaya çalışması, kürtçenin bir dil olduğu konusundaki düşünceleri “saplantı hâline gelmiş kişilerce şöyle eleştirilmektedir: “Efendim, her dilde yabancı sözcükler vardır. Tükçede de Arapça ve Farsçadan alınmış binlerce sözcük vardır. O zaman Türkçe diye bir dil yoktur mu dememiz gerekiyor?” Bu tür insanlar, gerçekten bu söylemleriyle bile, çürütülmeye uygun bir düşünce yapısına sahiptirler. Bir kere Türkçe gibi 8500 yıllık (*) bir tarihi olduğu kabul edilen bir dille, henüz dil olmadığı ortada olan bir dilimsinin veya dilcenin karşılaştırılması bile gaflettir. Türkçedeki deyimler bile, kürtçenin bütün söz varlığından daha zengindir. Türkçedeki toplam 105 bin sözcüğün, sadece 15 bin tanesi yabancı kökenlidir. Bu da Türkçedeki yabancı sözcüklerin oranının ortalama % 14 olduğunu göstermektedir.% 97′si yabancı kökenli sözcüklerden oluşan bir dilce nerede, % 14′ü yabancı olan Türkçe nerede?Ayrıca, Türkçedeki yabancı sözcükler olduğu gibi kullanılmaz. Alıntılanan yabancı sözcükler, Türkçenin ses ve şekil özelliklerine uyacak biçimde dile alınır. Fakat kürtçedeki temel sözcükler bile alındığı dildeki biçimiyle aynıdır.
Kürtçenin bir dil olduğunu gösterebilmek için, onun dünya üzerindeki dört büyük dil ailesinden birine bağlı olduğunu kanıtlamak gerekmektedir. Genel olarak kürtçenin “Hint - Avrupa Dil Ailesi” içerisinde yer aldığı söylense de, Prof. Dr. Vladimir Minorsky kürtçenin bu dil ailesi içerisinde kabul edilmemesi için; “telaffuz farklılıkları, şekil farklılıkları, cümle yapısı farklılıkları, sözcük farklılıkları ve ses değişimi farklılıkları” gibi maddeler sıralamıştır. Zaten tümce kuruluşu açısından da, normalde Hint - Avrupa dillerinde söz dizimi “Özne + Yüklem + Tümleç“ biçiminde olmasına rağmen, kürtçede “Özne + Tümleç + Yüklem” biçimindedir. Bu da, bu dilin Hint - Avrupa dilleri arasında olmadığını göstermeye yeterlidir. Eğer kürtçe Hint - Avrupa Dil Ailesi içerisinde değilse, “Sâmi” ailesinin içine konulabilir ki bu da imkânsızdır. Kürtçe, cümle kuruluşları açısından da Türkçe ile yakınlık göstermektedir. Örnek verecek olursak:

Benim elmam var(Türkçe)

Min sev heye(Kürtçe)

I have an apple(İngilizce)

Yukarıdaki örnekte de göreceğiniz üzere, kürtçedeki söz dizimi, Türkçedekiyle aynıdır. Normalde Hint - Avrupa dillerinde yüklem ortada olurken, kürtçede Türkçedeki gibi yüklem sondadır. Bu da kürtçenin, Türkçe temelinde farklı sözcüklerle oluşturulabileceğine işaret etmektedir. Ki zaten “kürt” ve “kurmanç” sözcükleri bile Türkçe kökenlidir. İşte bu iki sözcüğün Türkçedeki anlamları:

Kürt:Kar yığını, çığ, bir çeşit kayın ağacı, ayva ağacıMerih gezeğen, süpürge otuKalın kar yığını (Kazak lehçesi)

Kürüd:Yeni yağmış kar (Kazak ve Tarançi lehçesi)

Kürt: çığ (Sor Lehçesi)

Kört:Kar yığını, saçak, kar yığıntısı (Çuvaş, Kazan, Tatar lehçesi)

Körtük:Kar denizi veya kar çölü (Uygur lehçesi)

Kürtkü:kar yığınıKar yığını (Karakırgız lehçesi)

Kürtçük:Kar yığını (Yakut ve Çeremis lehçesi)

Kurmanç:Gedelgeç, yay konan kap, yaylık (Oğuz ve Kıpçak Lehçeleri)

Bugün bir kürt boyu olarak gösterilmeye çalışılan “kırmanç / kurmanç” boyunun adı bile, Kuman Türkleri ile bağlantılıdır ve bu adın tarihteki büyük bir Türk boyu olan “Kurmanlar“dan geldiği düşünülmektedir. Daha birçok sözcük, Eski Türkçedeki sözcüklerde çok yakındır.

Apa, eski Türkçe; apo, Kürtçe Anlamı:Amca

Mın,eski Türkçe;Min, Kürtçe anlamı:benim,ben

Kent,eski Türkçe; gend,Kürtçe; anlamı:şehir,köy

Kon, eski Türkçe; kon, Kürtçe; anlamı:konak

Kürtçenin ses ve biçim bakımından özgün olmadığını, çevre dillerden yapılan alıntılardan oluştuğunu görmek yukarıda anlatılanlar neticesinde pek de zor değildir. Kürtçe, tıpkı Osmanlı Türkçesi gibi Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan bir dil olarak da görülmemeli, olsa olsa sırf farklılaşmak adına sözcükleri birbirine karıştırarak oluşturulan bir “ağız” olarak kabul edilmelidir.
Bugün, Türkiye’de kürtçe konuştuklarını zannedenler, aslında uydurma bir takım sözcüklerle yaşamlarını devam ettirmeye çalışırlar. Zaten Türkiye’nin doğusunda birbirine yakın iki köyde yaşayan kürtler bile birbirlerini anlamazlar. Elbette bu, her yer için genellemelere uygun değildir. Bir de “Düzensizlik içinde bile bir düzen vardır.” felsefesiyle yapılmış olsa gerek, çeşitli bölgelerde kullanılan farklı söyleyişler için “Soranice” ve “Guranice” gibi lehçeler (?) uydurmuşlar. Daha bir dil olduğu bile kabul edilmeyen bir dilcenin, nasıl lehçesi olur, anlamış değilim. Zaten kürtçe, yazı diline de sağlam bir biçimde yansımış değildir. Sırf farklılaşmak adına “w, é, û” gibi harflerin Latin alfabesine eklenmesi neticesinde oluşturulan uyduruk bir alfabe ile, biçimsiz dizilişler ve görünüşler gösteren yazılar yazılmaya çalışılmaktadır. Kuşkunuz olmasın, temeli sağlam olmadığı için bir kürdün yazdığını, çoğu zaman başkası anlamaz. Çünkü rastgele yazılışlar vardır. Birisi “kardeş” anlamına gelen sözcük için “keko” der, diğeri “keki” der, başka biri “keke” der… Bu söyleyiş yazıya da yansıyınca, edebi değer taşıyan bir eser bile vermemiş olan bu uydurma dillin, tek heceli olabileceğini bile düşündürebilecek yapılarını görmek, insanı güldürmektedir. (:
Tüm bu anlattıklarım neticesinde; kürtçe, henüz ulus bilincine sahip olmayan ve bugüne kadar “toplum” olamamış kürtler tarafından, başta Türkçe olmak üzere Arapça, Farsça, Ermenice… gibi dillerden alınan sözcüklerle kurulmaya çalışılmış, sağlam bir dil bilimsel yapısı bulunmayan, kişiler arasında tam anlamıyla iletişimi sağlayamayan ve sadece çok basit konuları anlatabilmek için geliştirilmiş; bu nedenle de “sığ” kalmış ve bir “aşiret dili” olmaktan öteye gidememiş bir dilce veya dilimsidir. Bu dilce için, Türkçede dil adlarını yaparken de kullanılan “ca - ce - ça - çe” ekini kullanarak “kürtçe” demek de yanlıştır; fakat günlük yaşamda hep böyle söylenegeldiği için bu hâli kullanılmaktadır. Böylesine derleme ve uydurma dilce için “dil” demek, dil bilimsel gerçekliklerden uzaklaşmayı gerektirdiği için, biraz “yanlı” bir tutum içerisinde olunduğunu gösterir.

KAYNAK:http://www.bilgicik.com/yazi/kurtce-bir-dil-midir/ (Yavuz Tanyeri)

Bu kategorideki diger basliklar:



Widget by Hoctro | Jack Book

19 yorum:

ugur dedi ki...

Nasıl bir şey ya.. İnan isteyerek okudum ve bir çırpıda bitti.

Kürt dilinin yazılışında bile farklılık olduğunu, komşu köylerdeki insanların bile anlaşamadığını duymuştum. Çok güzel anlatılmış..

Dil mi değil mi konusuna girmek istemiyorum. Ben dahil bazen insanlar sığ düşüncelere sahip olup bir şeyleri dayanaksız üsteleyebiliyorlar..

Ama dediğim gibi çok güzel bir yazı...

Karazâde dedi ki...

Yorumun için teşekkür ederim kalemkeş.

Ben de bu yazıyı çok beğenmiştim,kürtçe bu yazıda çok güzel anlatılmış. Dil mi, değil mi biliemiyorum, ama bir gerçek vARKİ-UYDURMA DAHİ OLSA- bu dili konuşan insanlar çok fazla.

Karazâde dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

İngilizce öğretmeniyim yazınızı büyük bir dikkatle okudum.Ülkemiz sınırları dahilinde ya da haricinde aktif olarak kullanılan bu kelime ve ses bütününü "Dil" ya da değildir şeklinde etiketleme çabasını gereksiz buluyorum. Bir dil eğitmeni olarak dilin insanlar arası iletişim aracı vasıtası -ki asıl amaca hizmet nedeni buysa- olduğunu düşünüyorum. Türkçe kelimelere ve dizilimine öykünen bir dil olduğunu belirttiğiniz yazınız gerçeği yansıtıyor ise neden hastaneye giden hasta bir kürt vatandaşımız meramını anlatamıyor ve şahitliğime dayanarak söylüyorum ki muhattabı tarafından hor görülüyor. Şu an hiç teknoloji yüzü görmemiş ve keşfedilmemiş kabileler de mevcuttur. Bu insanların anlaşmasını sağlayan araç nasıl bir sistem bütünüyse, kendi içinde bu da bir dildir. VE unutmayınız ki diller sistematik kelime hırsızlıkları bütünüdür. Tek incelik dilin o kelimeyi kendi içinde eritmesidir. Dil zengilik, bir dili yok etme çabası dünya motifinden koparılmış bir desendir.
Teşekkür ederim...

Karazâde dedi ki...

İlk olarak bu sözünüzü beğendiğimi söylemek istedim: "Dil zengilik, bir dili yok etme çabası dünya motifinden koparılmış bir desendir." Bu yazı bana ait değil, bu konu hakkında araştırmam olmadı ne yazık ki! Okudum, hoşuma gitti ve sitemde yayımlamak istedim. Siz demişsiniz ki; madem bu dil, Türkçe söz dizimine ve bir takım Türkçe kelimelere sahip, neden Kürtçe konuşan insanlarla Türkçe konuşanlar anlaşamıyorlar? Yazıda Kürtçede, Türkçe dışında Ermenice,Farsça ve Arapça kelimeler bulunduğundan ve öz Kürtçe kelimelerin bir dil olabilmesi için yetersiz olduğundan bahsedilmiş. Kürtçe ve Türkçe konuşan iki insanın anlaşabilmesi imkansızdır. Yalnız yazıda okuyup, hak vermediğin noktalar da mevcut. Mesela, Kürtçenin bir ağız olduğu söyleniyor, böyle bir şey olamaz; çünkü eğer ağız olsaydı Kürtçe konuşan bir insanı anlayabilirdik.
Söz dizimi konusuna gelince Türkçeyle büyük benzerlik gösteriyor evet, ama kullandıkları kelimeler farklı olduğundan onlarla anlaşamayız. Siz demişsiniz ki, "kürtçe konuşanlar hor görülüyor" normal değil mi, "Türkiye'de" Hala Türkçe bilmeyen bir sürü Kürt var, ee bu ülkenin ismi Türkiye! Öğrensinler bir zahmet!

Zeugma dedi ki...

Şahane bir yazı gerçekten.Çok bilgilendirici..
Ben de bir çırpıda okudum ve özellikle son paragrafa tüm kalbimle katılıyorum.Tespitler çok doğru.
Ve Karazade şu yukarıdaki yorumundaki son iki cümlen için seni ayakta alkışlıyorum.Harikasın : )

Not:Yukarıdaki sözcüklere ek olarak aklıma bir kelime geldi:''kürümek''
Yani bir yere biriken karı oradan alıp atmak.Köken aynı oluyor sanırım..

karazade dedi ki...

Ben de çok beğendim Kasımpatı ve sitemde bulunmasını istedim, Kürtçe bir dil midir, bilemiyorum. Ne olursa olsun bu dili veya dilceyi benimseyen insanlar var, onlara saygı duymak gerekiyor. Ben insanların konuştuğu dile saygılıyım. Bence Türkiye'de yaşayan Kürtler Kürtçe yayın yapan radyo, televizyon kanalı ya da Kürtçe gazete çıkarabilmelidirler. YALNIZ, Ben ileride Türkçe öğretmeni olacağım, karşımda Türkçe bilmeyen Türk vatandaşları görmek istemiyorum. Almanya'da da 2.5 milyon Türk yaşıyor.O zaman onlar da Almanya'da Almanca öğrenmesinler. Öyle şey mi olur ya! Bu millî birlik ve beraberliği zedeleyecek, birbirini tanımayan, istemeyen nesiller yaratacaktır. Ayrılık işte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Çok üzülüyorum, fakat bu ülkede Türkçe öğrenmeyen türk vatandaşı bırakmayacağım, özellikle bu bölümü tercih etmemin sebebi, doğu illerindeki cehalete eğitim tokatı atmaktı. Kötü insan yoktur, eğitimsiz insan vardır...

Bu arada verdiğin örnek için de teşekkür ederim, fakat benim de bilgim yok. googledan araştırmam gerek:)

Teşekkür ederim Kasımpatı, saygılar....

Zeugma dedi ki...

Evet Karazade,Kürtçe ile ilgili yazdıklarına kelimesi kelimesine katılıyorum.Tamamen aynı fikirdeyim.
Burası Türkiye olduğu için ayakta alkışladım son iki cümleni.
******
''kürümek''kelimesi özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde çok kar yağdığı için sık kullanılır.Hatta ''kar küreyicisi''diye bir meslek vardı eskiden.Çatısı olmayan damlardaki karları kürer,bu iş için para alırlardı.
Ben bu kelime için az önce evdeki TDK sözlüğe baktım.''küreme''olarak geçmiş,daha sonra ''kürüme''olarak da veriyor.Fakat ''kürüme'' takı alınca ''küreme'' olarak değişime uğruyor.Bu yüzden ''kar kürüyücüsü''olarak kullanılmıyor.Bir de ''kürüdüm'' değil''küredim''deniyor : )
Fiilin kökünün de değişime uğraması bakımından bu fiil Türkçede kullanılan kuraldışı,ilginç filler arasında bence.
Kürekle bir yerden bir yere atma,anlamı var.Köken kürekle ilgili yani : )
Seninle bu türden paylaşımlarda bulunmak benim için büyük bir zevk Karazade..
Teşekkürlerimle..

Zeugma dedi ki...

Sevgili Karazade,kafama takılan bir şey oldu ki buraya gelip yazmadan duramadım.
Yukarıda İngilizce öğretmeni olduğunu söyleyen isimsiz yorumcu,ne söylediğinin farkında değil sanırım.
Bir Kürt vatandaşının hastaneye gittiği zaman Türkçe bilmediği için meramını anlatamadığından bahsetmiş.OLDU,BÜTÜN DOKTORLAR KÜRTÇE ÖĞRENSİN O ZAMAN.Derdini tek kelime bile anlatamayan bir hastayı doktorun tebessümlerle karşılamasını bekleyemeyiz.O hastanın hiç mi Türkçe bilen akrabası yok.Bir zahmet yanına onu da alıp gitsin doktora.
Bir şeyi savunup haklı çıkmaya çalışırken lütfen tutarlı dayanaklarınız olsun.
Size her türlü hakkı kendi vatandaşlarından asla ayırmadan sunan bir ülkede yaşıyorsunuz.Kıymetini bilin.Komik durumlara düşmeyin !!

Karazâde dedi ki...

Çok teşekkür ederim bilgilendirme için bu araştırma çok iyi oldu. Siz araştırdınız, fakat ben bunu yazacağım sanırım:) Kelimelerinsoyagacinda yazacağım bu söylediklerinizi... birkaç şey daha katmak istiyorum: sanırım bir isimden isim yapan ve isimden fiil yapan ekle karşı karşıyayız. Bu çok sık rastlanılan bir şey değil sanırım. BEBE-K VE KÜRE-K kelimelerindeki "k" eki hem isimden isim yapmış hem de isimden fiil... ilgimi çekti doğrusu. Bu arada bu keliem Kürtçe'de de var ha?

Zeugma dedi ki...

Ben teşekkür ederim.. : )
Yazıdaki ''KÜRÜD: Yeni yağmış kar''bilgisi bunu aklıma getirdi zaten.Çoktandır kullanmadığım bir fiildi.
Kelimelerin Soyağacı'nda yayınlaman beni çok mutlu eder.Söylediğim gibi,ilgi alanım olan bir konu.
Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Karazade(T.K.).Öncleikle bu yazıya burada yer verdiğin için teşekkür ediyorum. Türk Dili ile ilgili bir konferansta birçok dil bilimci tarafından "dilsel yeterlilikleri" dinlemiştim. Kürtçe'nin yapısıyla ve Kürtlerin kökeni ile ilgili okuduğum bir kitapta da; yazar, Kürtçe'deki kelimelerin kökenini sayılarla belirtiyordu. Yazıda verilen örneklerdeki gibi Türkiye Türkçesi'nde olmayan; Eski Türkçe'de bulunan birçok kelimenin Kürtçe'de bulunduğunu örneklerle gösteriyordu. Buradan bütünlük kavramına geçeceğim. Kürtçe'de bulunan sözcüklerin yaklaşık olarak %37 sinin Türkçe, üstelik bunlardan birçoğunun Eski Türkçe olması; tarih boyunca süregelmiş bir Türk-Kürt birlikteliğinin ve bölünmezliğinin göstergesi olduğunu düşünüyorum ve bu birlikteliğe engel olmak isteyenlerden cehaletten ve bilgisizlikten uzak durmalarını istiyorum. "Hayatta en hakiki mursit ilimdir fendir, ilim ve fenden baska yol gosterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir." K. ATATÜRK (C.)

Karazâde dedi ki...

Asıl ben teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Size katılıyorum, millî birlik ve beraberliğe darbe vurmaya çalışan, bilgisiz, iradesiz, cahil insanlarla mücadele ederek kardeşlik ve barışı koruyabileceğimizi düşünüyorum.

saygılar...

PSİŞİK KUZU dedi ki...

Türkiye de bir sürü birleşik (yani kökeni herhangi bir dile dayanan ama kendi başına bir dil olmayan) diller kullanılıyor.Giritçe hakkında da bilgi verirseniz sevinirim mesela:))
Çok güzel bir yazı ve blog,takip edeceğim,bizler dilimize ve kimliğimize sahip çıkmalıyız.
tebrikler

Karazâde dedi ki...

"Türkiye'de bir sürü birleşik (yani kökeni herhangi bir dile dayanan ama kendi başına bir dil olmayan) diller kullanılıyor" yazıda onlara dilce ve dilimsi diyoruz:) Dil olabilmeleri için daha çok yol almaları gerekiyor.;) Neden Giritçe? Bir ilginiz var mı acaba? Sizin gibi mantıklı düşünen, düzgün karakterli okuyucular,rica eder de ben araştırmazmıyım. BAŞüstüne Psijik Kuzu. Yalnız biraz zaman alabilir, daha tatil bitmedi.20 günüm kaldı.Buralar o kadar sıcak ki, akşamları uyuyamıyorsun bile. Bir de iki siteye yazı yetiştimeye çalışıyorum. Hemen yazamayacağım, bunun için affınıza sığınıyorum.

Ben de sizn yazılarını takip edeceğim, sizin siteniz de çok güzel tertip edilmiş, bayıldım doğrusu. Özellikle karaelidefter şekilndeli şablona bayıldım. Lise yıllarında efkarlandıkça şiiryazdığım kareli bir defterim vardı. Siteniz bana onu hatırlattı. Üniversiteyi kazandığım zaman, bütün o kötü anılar çöp kutusunu boyladı:) Sitenizi takip edeceğim, hem de büyük bir zevkle. Özellikle yaşınızın bana yakın oluşu,beni çok mutlu etti,çünkü nedense bizim yaşıtlarımız tembelliği çok seviyor , bir şey okumuyor ve bir şey karalamıoıyorlar. varsa yoksa msn, facebook::) Çok uzattım, kendinize iyi bakın, hoşça kalın...

PSİŞİK KUZU dedi ki...

:):)
benim baba tarafım muhacir.yani yunanlılarla yapılan bir anlaşma sonucu,Yunanistan'ın belirli bölgelerindeki Türkler buraya,Türkiye'deki
Yunanlar da ülkelerine geri dönmüş zamanında..biz de Girit'ten gelenlerden biriyiz.baba tarafım bu dili çok iyi bilir,benim de ilgim var ama dil Yunanca'ya pek benzemiyormuş.Kıbrıs Türkçesinin de İstanbul Türkçesine benzememesi gibi yani.
ben de merak ettim,böyle bir sitede görmek de hoşuma giderdi
acelesi yok,şimdiden teşekkür ederim
önemli olan araştırmak istemeniz:)

Adsız dedi ki...

Amacinin tam olarak ne oldugunu gercekten anlamadim ama bir dile veya herhangi bir olguya camur atmadan once onun hakkinda detayli bilgi sahibi olman gerekiyor( Ya da baska birinin yazdigi yaziyi bloguna eklemen icin). Turk Dili ve Edebiyati bolumunde okuyormussun. Bir sorum olacak siralamissin kurt un kazak turkcesindeki karsiliklarini sen acaba hicbir zaman bir kazak Turk`u ile konusup anlasabildin mi? Orta Asya Turkleriyle anlasabiliyor musun? Cok uzatmayacam isim gucum var(Dillere camur atmaktan daha onemli). ~~Min sev heye~~ diye ornek vermissin. Bu tamamen yanlis. Kurtce`de benim elmam vari 2 sekilde soylersin.
--- Ez Xwedì yè sèvekì me.
(Ben sahibim elma (bir) ya )
ya da (I have an apple :) )
--- Sèvekì min heye (herhalde bu yazida kullanilmak istenen ama yanlis kullanilan buydu.)
(Elma (bir) benim var) Turkceye cevirince ne de anlamli oluyor. Bu arada kurmanc in anlami yazi da belirtilen sacmalik degildir. Gercek anlami ``kur-mang`` dan gelir ve bu da ``Med`in Oglu`` anlamina gelir.Zazaki ile Kurmancinin farkli fonetige sahip olmasinin sebebi de zazakinin Kokeninin Hazar Denizinin Guneydogusu yani Horosan bolgesi olmasidir. Anadoluya sonradan gelmistir. Bugun de o bolge Kurtlerin yasadigi bir bolge olarak gosterilmektedir. Kurmanci-Zazaki-Gorani-Sorani bunlar dildir. Onemli olan Kurt olmak bilincidir. Ama katildigim bir nokta var ki Kurtler`de millet olma bilincinin son zamanlara kadar oturmamis olmasidir. Zaten bugun 4 ulkenin cografyasinda yasananlar millet olma surecine girisin sancilaridir. Bu arada Istanbul Kurt Enstitusu`nun son Kurtce sozlugune bakmani tavsiye ederim. Bakalim Kurtce 600 sozcuklu muymus? Ama 100 yillik asimilasyon politikanizdan bu kadar kelimenin bile kurtulmasi buyuk bir basaridir. Turk dil kurumunun ortaya attigi sacma kelimelerle (Zapping=gecgec, Otobus= cok oturgacli goturgec, hostes= ucan avrat,vb.) zenginlestirilen dilini ogrenirken baska dillere camur atmamayi da ogren. Turk dili ve edebiyati bolumunde okuyorsun Turk dilinden once dile saygi duymayi ogrenmen gerekir.

Adsız dedi ki...

eğer kürtçenin bir dil olup olmadığını ileri sürenler varsa gidip sadece mehmed uzun'nun romalrından bir tanesini okumalarını öneririm. olmayan bir dilden adam yazdı o yüzden mi kitapları dünyada yaklaşık 50 dile çevrildi öyle mi

Serdengeçti Ecelfe Dığımzâde dedi ki...

Yooo, isimden isim yapan ek (İ.İ.Y.E.) değil; fiilden isim yapan ek (F.I.Y.E.): "Bebemek"ten bebek!.. "Bebe" fiilinin ma'nâsını da siz araştırın gāri! :)