Subscribe

RSS Feed (xml)

Powered By

Skin Design:
Free Blogger Skins

Powered by Blogger

14 Nis 2010

Mutsuzluğumla mutlu olan tiksinç insanlar korosuna...

Yalanlarınızın, ikiyüzlülüklerinizin ardı arkası kesilmiyor,
her şey yalanmış diyorum, kin kusuyorum ahımın yerini bulmasını ümit ederek..

umudumu aldınız götürdünüz, beni öldürüp, cesedimi ateşe attınız ve külümü sonsuzluğa uçurdunuz..

Tanrım ne insanlar gördüm, ne denli insanlar için yaşadım/ Arkamda bıraktıklarımı bilmeyerek kader çizgimi önümde bulunan kıymetsiz insanlarla devam ettirdim../Hayallerimi çaldınız beni yarım bıraktınız, güvenimi sarstınız../ Niye ve neden diye sormadım../ biliyorum ki itibarınız sarsılmaz çünkü şeref yoksunusunuz siz!
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>

24 Mar 2009

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?

Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım.

Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,Sanki benim hiç senim olmamış gibi…

MUHAMMED TUNCAY

Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>

9 Şub 2009

ZOR BİR MÜCADELEDİR AŞK...

Ya işte böyle gözüm, bakıyorum da şunlara , şaşıyorum. Canım sıkılıyor, Allah canımı alsın. Zengin babaları sayesinde, lüks arabalarla, gündelik sevgili değiştiren, aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum. Kızdığım gibi de acıyorum. Bana ne diyemiyorum işte. Takıyorum kafama. Bölüyorum uykularımı. Çünkü bu gençlik bizim bizim..

Anlat anlat diyorsun ya ikide bir, yaralı yüreğimle yaralamak istemezdim seni. Ama sevda ne demek, ama gönül ne demek, vefa ne demek ve ben seni nasıl sevmişim vay vay ki vay. Ben , insanların toprakla haşır neşir olduğu, çocuklarına helal lokma için terlerini toprağa akıtan,eli nasırlı mı nasırlı, yüzü güneş yanığı, gönlü ezelden yanık, güneşin toprakla öpüştüğü, buram buram dert, buram buram hasret, buram buram sevda kokan, hürriyet sevdalısı milyonlarca gençten biriyim.

Anam, abdestsiz göğsünü vermemiş bana,ola ki Allah'a ola ki Vatana, ve ola ki sevdiklerine ihanet eder diye. Anamın ak ve helal sütünden midir nedir? Vefasızlığın v' si yoktur kitabımızda. Hele güzelim sevdiğini yarı yolda bırakmak nankörlüğün ve namertliğin en adisi budur işte. Gönül dersen gönül, yürek dersen yürek, aşk dersen aşk, bırak duygularımı yüreğimde. Yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah.

18'inde deli taylara benzer kızlarımız, geçit vermez yüce dağ gibi heybetli, şahin bakışlarında mertlik ama yufkadır yürekleri. Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı onlar ki sevdiklerine gün gibi, güneş gibi sadık, kardelen çiçekleri kadar sabırlı, ki onlarda iffet, ki onlarda edep. Onlar sevdiler mi başka severler güzelim.

21.asırda ne Karacaoğlan' ı ne Köroğlu' nu ne de Ferhat'ı aratır yiğitlerimiz. Gönül, bu ya hep ulaşılmaz, erişilmez dallara bağlanır. Çile ise çile dert ise dert, pes etmek mi asla. Ve yiğitliğin kitabı yazılmaz gülüm. Yiğitlik yürekte gönülde gizlidir. Yiğitlik sadece bilekte değil. Bizi biz eden bizi farklı kılan bu düşüncemiz bu gönlümüz. Çünkü biz sevdiğimizi iki öpücük niyetine değil, Allah'ın bir emanet kuşu bilip,bir ömür boyu aynı yastıkta bir ömür sürmek için severiz. Ben sevdiğime gel dediğim vakit dağları yırtıp gelen, git dediğim vakit kaşlarını çatmadan, arkasına bakmadan gidendir. Zannetme ki korkudan, edepten, gönülden, sevgiden. İşte güzelim, diyorum ya iki de bir, gönül dersem gönül, yürek dersem yürek, aşk dersem aşk, bırak duygularımı yüreğimde, yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni vah vah.

MUHAMMED TUNCAY

Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>

2 Oca 2009

Doğalgaz Kazasında Ölen 7 Genç Anısına...


Doğalgaz zehirlenmesiyle vefat eden gençlerimizi ve onların acıyla yıpranmış ailelerini merak ediyorum. Yedi genç kim bilir ne hayallerle ve ne umutlarla girmişti 2009'a. Kimi içmimar, kimi avukat, kimi ülkemizin milletvekili olacaktı, ülkeyi yasa boğan o vahim kazayla yaşamını yitirmeseydi. 2009 bana mutluluk ve huzur getirmedi. Hayatın, yaşamanın, hayallerimizin, çalışmalarımızın anlamsız olduğunu dün anlamıştım. Bu bir kaza mıydı, yoksa ihmalkarlığın daniskası mıydı? Ama bir gerçek vardı ki, pırıl pırıl gençlerimiz, anne-babalarının kuzuları bir daha geri gelmeyeceklerdi aramıza. Keşkeler, böyle acılı günlerde tek sığınağımız oluyor.Gözünden sakındığın tek evladını, toprağa emanet etmek... 21.yy'da hayat ne kadar basit ve ucuz. Yaşadığımız her şeyden ders almalıyız. Onlar bizim geleceğimizin teminatı, hiçbir şey bu kadar kolay olmamalı,bu kadar kolay yitirilmemeli.


Yedi gencimize Allah'tan rahmet, ailelerine de baş sağlığı diliyorum... Allah gidene rahmet kalanlara sabır eylesin. Acılarını ve üzüntülerini paylaşıyorum.

bir meLeğim ben:
yıLın son günü sessizce yitip giden.
hayaLerim vardı beLki,
açıLamadığım aşkLarım sonra.
şimdi ebedi bir suskunLuğun baş harfiyim
öLümden bahsetmeyin.
unutmayında sakın.
yeni ismim “ meLek “.
yoL yorgunuyum,
uzakaLardan geLdik.
yeni bir dünya burası.
büyük, yeşiL ve mavi.
ve gökkuşağı sanki.
üzüLüyoruz nitekim.
biLin !
susturun ! ceLLatLarı.
çıpLak değiLdi bedenLerimiz.
ardımızdan konuşuLan her şeyi işitiriz.
çocuktuk daha biz.
masumduk.
inanmayın anLatıLanLara.
iftiraLara kuLak asmayın.
n’oLur seyirci kaLmayın.
bizi burada gözü yaşLı bırakmayın.
yeni bir dünya burası.
büyük, yeşiL ve mavi.
ve gökkuşağı sanki.
seyre daLdık dünyayı.
yedi ayrı tepesinden sonsuzLuğun.
sonsuzLuğun içerisiden bin seLam oLsun...


Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>

2 Eki 2008

Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği(Hrant Dink'in Son Köşe Yazısı)


Başlangıcında, "Türklüğü aşağılamak" suçlamasıyla Şişli Cumhuriyet Savcılığı'nca hakkımda başlatılan soruşturmadan tedirginlik duymadım. Bu ilk değildi. (...)Şu çok açık ki, beni yalnızlaştırmak, zayıf ve savunmasız kılmak için çaba gösterenler, kendilerince muratlarına erdiler. Daha şimdiden, topluma akıttıkları kirli ve yanlış bilginin tesiriyle Hrant Dink'i artık "Türklüğü aşağılayan" biri olarak gören ve sayısı hiç de az olmayan önemli bir kesim oluşturdular. (...)

Benim için asıl tehdit ve asıl dayanılmaz olan, kendi kendime yaşadığım psikolojik işkence. (...)Bu işkencenin bir yanı merak, bir yanı tedirginlik.Bir yanı dikkat, bir yanı ürkeklik. Tıpkı bir güvercin gibiyim...Onun kadar sağıma soluma, önüme arkama göz takmış durumdayım. Başım onunki kadar hareketli... Ve anında dönecek denli de süratli. Ne diyordu Dışişleri Bakanı Abdullah Gül? Ne diyordu Adalet Bakanı Cemil Çiçek? "Canım, 301'in bu kadar da abartılacak bir yanı yok. Mahkûm olmuş, hapse girmiş biri var mı?"Sanki bedel ödemek sadece hapse girmekmiş gibi... İşte size bedel... İşte size bedel...İnsanı güvercin ürkekliğine hapsetmenin nasıl bir bedel olduğunu bilir misiniz siz ey Bakanlar?.. Bilir misiniz?..Siz, hiç mi güvercin izlemezsiniz?Kolay bir süreç değil yaşadıklarım... Ve ailece yaşadıklarımız.Ciddi ciddi, ülkeyi terk edip uzaklaşmayı düşündüğüm anlar dahi oldu. Özellikle de tehditler yakınlarıma bulaştığında... (...) Rahat bana batardı!"Kaynayan cehennemler"i bırakıp, "hazır cennetler"e kaçmak her şeyden önce benim yapıma uygun değildi.Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardandık.Türkiye'de kalıp yaşamak, hem bizim gerçek arzumuz, hem de Türkiye'de demokrasi mücadelesi veren, bize destek çıkan, binlerce tanıdık tanımadık dostumuza olan saygımızın gereğiydi.Kalacaktık ve direnecektik.Bir gün gitmek mecburiyetinde kalırsak ama... Tıpkı 1915'teki gibi çıkacaktık yola... Atalarımız gibi... Nereye gideceğimizi bilmeden... Yürüyerek yürüdükleri yollardan... Duyarak çileyi, yaşayarak ıstırabı... Öylesi bir serzenişle işte, terk edecektik yurdumuzu. Ve gidecektik yüreğimizin değil, ama ayaklarımızın götürdüğü yere... Her neresiyse.Dilerim böylesi bir terk edişi hiç ama hiç yaşamak mecburiyetinde kalmayız. Yaşamamak için fazlasıyla umudumuz, fazlasıyla da nedenimiz var zaten. Şimdi artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruyorum. Bu dava kaç yıl sürer, bilemem... Hiç olmazsa dava bitene kadar Türkiye'de yaşamaya devam edeceğim.Mahkemeden lehime bir karar çıkarsa kuşkusuz çok daha sevineceğim ve bu da demektir ki artık ülkemi hiç terk etmek zorunda kalmayacağım.Muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olacak. Yargılanmalar sürecek, yeniler başlayacak. Kim bilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım?Ama tüm bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım.Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.

Hrant Dink / AGOS 19 Ocak 2007

Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>

27 Eyl 2008

Hayallerimiz!

Hayallerimiz, çoğu yarım kalmış, üşümüş, yalnız düşmüş. Uykulu gözlerimizden damlayan umut yüklü hikayelerimiz, yanaklarımızda acemî gülüşlerimizden kalan çizgiler, yollar, sevdalar...

Dudaklarımızdan sızan ateşli cümlelerimiz ve ne yana sığdıracağımız meçhûl çocuksu heyecanımız.

Ardımızda masmavi bir okyanus derinliği, önümüzde yemyeşil çimenlerin tertemiz dinginliği, tedirgin beklentilerimiz. Avuçlarımızda kırılgan güvercinler, kanatlarında gül dalının ağırlığı.

Bekliyoruz...




Onur Şahin/2008

-------------------------------------------------------------------------------------------

Daha yeni başlamıştık üniversiteye, heyecanlıydık ve yeni kişiler tanıdığımız için de mutluyduk. O akşam imsak vaktine kadar ne güzel, ne özel konular paylaşmıştık birbirimizle. Onur ağabey(Onur Şahin:geleceğin şair ve yazarlarından olur kendisi:) işte o güzel anları bu harikulade yazı ile ölümsüzleştirdi. Ona sonsuz teşekkürler... Çok özledim sizi çok!
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>

21 Eyl 2008

Türkleri Seviyorsan Vekilliği Unutacaksın!

Ermeni Diasporası Türkiye ve Atatürk hayranı Amerikalı kadın vekil Jean Schmidt aleyhinde kampanya başlattı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye-Ermenistan milli maçını izlemek üzere Erivan'a gitmesiyle iki ülke arasında başlayan sıcak atmosfere Ermeni Diasporası gölge düşürdü. Amerika'da Güney Ohio'dan Temsilciler Meclisi'ne giren kadın milletvekili Jean Schmidt, Türkiye'yi, Türkler'i ve Atatürk'ü öven konuşmaları nedeniyle Ermeni lobisinin hedefi haline geldi. Gunther Levy'nin Türkiye hakkındaki kitabını okuduktan sonra Türkiye'ye ve Atatürk'e hayran olan kadın vekil geçtiğimiz 19 Mayıs'ta Kurtuluş Savaşı ve Atatürk'ün büyük vizyonunu öven bir konuşma yaptı.

Türk günü etkinliklerinde Türkler'in yanında Türk bayrağıyla yer almasının ardından seçim kampanyası için de Ohio'da Türkler tarafından işletilen restoranlarda yemek davetleri düzenledi. Temsilciler Meclisi'ne “Ermeni soykırım yasa tasarısı” getirildiğinde bu tasarıya karşı en büyük mücadeleyi veren yine Schmidt oldu.


Ancak 56 yaşındaki vekilin seçim bölgesinde sadece 3 bin 159 Türk olmasına rağmen Türkler'e duyduğu bu büyük sevgi ona pahalıya patladı. Ermeni lobisi Schmidt'in bir sonraki seçimlerde koltuğunu kaybetmesi için kampanya başlattı. Karşısına Ermeni asıllı Amerikalı David Krikoryan'ı vekil adayı olarak çıkarma kararı aldı. ANCAgibi Ermeni lobisinin güçlü örgütlerinin de Krikoryan'a maddi destek sağlayacağı belirtiliyor.

Schimid, Atatürk için, “Bir büyük lider 19 Mayıs'ta uzun yolculuğuna başladı. Bir hayal gerçek oldu ve büyük bir millet doğdu. Bu insanın hayatından hepimiz ders almalıyız” demişti.






Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>